11. Bölüm: Puddifoot ve Çatlak Kazan

5.2K 456 83
                                    

 Madam Puddifoot'un Çayhanesinin elli yıl önce de var olduğunu bilmek Hermione'yi iyi hissettirmişti. Normalde Hogsmeade'de sevgililerin doluştuğu bu çayhaneyi pek sevmese de Londra'daki hali hiç de fena sayılmazdı. Ahşap kapıyı itip içeri girdiğinde henüz Melissa'nın olmadığını fark etti. Cam kenarında pembe, beyaz ve açık mavi dantellerle kaplanmış yuvarlak bir masa buldu. Üç kişi için çok idealdi. 

 Sonra çevreye bakındı. Ellilerin tarzında giyinmiş küçük küçük gruplar halinde kadınlar ve erkekler masalarda gülüp sohbet ediyorlardı. Havalarda süzülen çaydanlıklar fincanların boş kalmasını engelliyor ve Madam Puddifoot bizzat kendisi tabaklara pasta ve çörek servisi yapıyordu. Hermione başının üzerinden süzülerek yan masaya doğru uçan bisküvilere çarpmamaya dikkat etti. Gerçi bisküviler de Hermione'nin varlığını hissetmişçesine yönlerini değiştirmişti. 

 Duvarlarda ilginç tablolar vardı. Solmuş pembe duvar kağıtları tablolardan dolayı görünmüyordu bile. Nehir kenarında kıkırdayarak genç bir oğlanla çay içen genç bir kız tablosu vardı. Başka bir çift dans ediyordu başka bir tabloda...

 Ancak Hermione şu anda en çok Lola Lovegood'un kim olduğunu merak ediyordu. Acaba Xenophilius ile yani Luna'nın babasıyla nasıl bir akrabalığı vardı? Sonuçta Xeno'nun şu an doğmadığına bile emindi. 

Bu esnada Madam Puddifoot'un kapısı açıldı hafif bir zil sesiyle. Hermione bakışlarını kapıya yöneltti. İçeri giren kirli sarı saçları olan, genç pembe yanaklı bir kızdı. Mavi bir elbise giymişti, saçına tokayla tutturduğu ufak şapkası ve şapkadaki çiçekler onu gerçekten de eski filmlerdeki yıldızlara çevirmişti. Hermione dikkatli baktığında onun çehresinde Luna'dan izler görebiliyordu. Bu genç kadın kesinlikle Lola Lovegood'du.

Hafifçe el sallayıp, "Hey.." dedi. Lola başını ona çevirdi sonra kocaman bir gülümsemeyle ona doğru yaklaştı. "Selam! Sen Hermione olmalısın!"

Sonraki dakikalarda Hermione'nin kendini zorlamasına gerek kalmadan koyu bir sohbete daldılar. Lola ona Hogwarts'tan mezun olduktan sonra Mısır'a gidişini ve orada bir mumyanın nasıl dirilip kendisine ve ekibine saldırdığını ama neyse ki sadece mezarı korumak için konulan bir böcürt olduğunu ve ekipten birinin böcürtünün de mumyalar olduğunu fakat sonra her nasılsa gerçek mumyanın da dirilip onlara saldırmasıyla Rictusempra nazarını kullanmasını ve mumyanın kahkaha krizine girdiğini ve bu esnada çürümüş çenesinin yere düşüp yuvarlandığını ve ekipten birinin baygınlık geçirdiğini ince detaylarıyla anlattı. Hermione artık kahkahadan karnı ağrırken gülmekten gelen göz yaşlarını parmaklarıyla sildi. Lola da kıkırdarken Puddifoot'un dükkanının ahşap kapısı tekrar açıldı. Bu kez uzun dalgalı kahverengi saçlarıyla Melissa Greengrass içeri girdi. "Geç kaldım affedersiniz!" dedi aceleyle gülümseyerek. 

 Birkaç dakika sonra Madam Puddifoot gelip neler istediklerini sordu. Ardından uçarak birkaç kakaolu ve bademli bisküvi tabaklarına doğru süzüldü. Melissa bir tanesini kaparak "Bunlara bayılıyorum." dedi. Ardından üç kız koyu bir sohbete daldılar. Özellikle New York'u merak ediyorlardı ve Hermione'yi soru yağmuruna tutmuşlardı. Hermione Bakanlık'taki stajyerlik eğitimini tamamladıktan sonra Uluslararası Sihirsel İşbirliği departmanıyla ortak yürütecekleri bir çalışma için birkaç ay New York'ta kalmıştı. Bu nedenle bildiği her şeyi anlattı ve biraz da filmlerde gördüklerinden söz etti kendi yaşamışçasına. Sonra kızlar ona Hogsmeade'den söz ettiler. Hermione gülümseyerek onların Hogsmeade konusunu anlatışlarını dinledi. 

 Şatodan söz etmeye başladıklarında Hermione'nin aklında Gryffindor'un Kılıcı ve Ravenclaw'un Diadem'i geldi. Evet, kılıç güvendeydi peki ya diadem? Gri Leydi, yani Rowena'nın kızı Helena Ravenclaw'un hayaleti çoktan yadigarı Arnavutluk'a sakladığını anlatmıştı okul yıllarındayken Tom'a. O halde Riddle'ın hali hazırda yerini bildiği yadigar sayısı sadece ve sadece bir taneydi. Harry'nin zamanında anlattığına göre Riddle ise Hepzibah'ı öldürüp ondan iki tane yadigar çaldıktan sonra Arnavutluk'a gidip diademi saklanmış olduğu ormanda bulmuştu. O halde birkaç saat sonraki buluşması oldukça kritik geçecekti. Buluştuklarında onun ağzından laf almayı denemeliydi.

Tomione - Işıltı ve İhtirasTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang