Epilog 1.1

2.8K 270 171
                                    




"Sence Salazar nasıl biri?"

Tom başını Hermione'ye çevirip düşünceli bir ifadeyle ellerini saçlarının arasından geçirdi. "Muhtemelen aksi ihtiyarın tekidir." diye yanıtladı kısaca.

Hermione tek kaşını kaldırarak Tom'a baktı, "Hatırlatırım ki o senin büyük büyük deden." dese de Tom sadece omuz silkti, "Ondan bu çıraklığı koparana kadar çekmediğim çile kalmadı. Neyse ki Helga aracı oldu. Ayrıca yüz yaşında bir ihtiyarın pek hayat dolu olmasını da beklemiyorum."

"Oysa Dumbledore enerji dolu bir adamdı."

Bu kez Tom ona döndü kaşlarını kaldırarak, "Öyle miydi?"

Ah, tabi ki Tom Dumbledore'un yüz küsür yaşında olduğu yıllara asla gitmemişti. Hermione yanıtladı, "Eh, oldukça frapan giyim tarzı ve espritüel kişiliğiyle benim öğrencilik zamanlarımda bile gayet formunda olduğunu söyleyebilirim."

Tom hafifçe güldü ve Salazar Slytherin'in Hogwarts'tan ayrıldıktan sonra evi olarak kullandığı oldukça ürkütücü görünümlü kayaların üzerine dikilmiş kalesine doğru yürümeye devam ettiler. Tipik bir orta çağ kalesi olmasının yanı sıra üzerine yapıldığı kayalık tepe sebebiyle vadiye hükmeden muazzam bir manzarası vardı. Salazar Slytherin her ne olursa olsun rafine zevklere sahip bir kişilikti.

Dişbudak ağacından oyulmuş devasa ahşap kapıya yaklaşırlarken çevrede hiçbir canlılık belirtisi yoktu. Slytherin'in burada yalnız başına yaşadığına inanmak güç değildi. Fakat birtakım hizmetçi ve uşakları olmalıydı.  Ayrıca mutlaka etrafa çeşitli koruma kalkanları çekmiş olmalıydı. Bu şekilde istenmeyen misafirleri uzak tutmak su borularında bir Basilisk gezdirmekten daha kolay olmalıydı. Hermione ikinci senesinde elinde taşıdığı aynadan korkunç sarı gözlerini gördüğü Basilisk'i hatırlayınca ürperdi. Ne Harry ne de Ron görmüştü Basilisk'in o korkunç gözlerini. Ancak çoğu korkunç şeyin olduğu gibi Basilisk'in gözleri de Hermione'nin zihninden silinmemişti.

"Basilisk bana saldırmıştı..." diye mırıldandı kapıya yaklaşırlarken.

"Ne?!"

Tom'un şok içerisindeki bakışları Hermione'nin yüzünde gezindi.

"Basilisk...Mızmız Myrtle'ı öldüren Basilisk."

"Bir dakika...senin zamanında tekrar Sırlar Odası mı açıldı? Ama varis? Peki varis kimdi? Benden başka varis mi vardı? Sana nasıl zarar verdi? Yoksa-"

Hermione acı biçimde gülerek onu böldü, "Sakin ol, varis bey. Tek varis sensin, rahatla..."

Tom fazla tepki verdiğini anlamış olacak ki elini alnına götürdü sonra tekrar sordu, "Kısaca anlatır mısın?"

"Günce. İçinde ruhunun olduğu günce bir öğrencinin zihnini ele geçirdi ve onun aracılığıyla aslında yine sen açtın Sırlar Odası'nı."

"Ah..."

"Arkadaşım Harry... o da bir Çatalağızdı tıpkı senin olduğun gibi. Duvarların içinde Basilisk'in sesini duyuyordu ancak neler döndüğüne anlam veremiyordu. İkinci yılımızdaydık. Kısıtlı bölümde araştırma yapmak için profesörlerin birinden izin kopardım ve karanlık yaratıkları incelerken bu kadar uzun zaman yaşayabilen yaratığın o Basilisk olduğunu anladım. Ama okulda nasıl geziyordu? Bunda bana ipucumu Harry vermişti. Duvarlar. Su borularını kullanıyordu."

Tom'un gülümsemesi yüzünü aydınlattı. "Ufak Hermione Granger'ın zekası her zamanki gibi çarpıcı."

Hermione güldü, "Bekle, devamı pek iyi sayılmaz. Okulda -şükürler olsun- ölen olmadı. Ancak insanlar taşlaşınca ben de elimde bir aynayla köşeleri kontrol ederek hareket ediyordum şatoda. Ve Gryffindor Kulesi'ne giderken..."

Tomione - Işıltı ve İhtirasWhere stories live. Discover now