2. Bölüm: 31 Aralık 1926

7.3K 512 144
                                    

Hermione kendine gelirken sadece bir saniye önce bulunduğu Malfoy Malikanesi'nin çoktan yok olmuş olduğunu fark etti. Ürpererek etrafına bakındı. Geçmiş artık şimdiki zamandı.

Wool's Yetimhanesi

Hava karanlıktı ve yağmur yağıyordu. Wool's yetimhanesinin ışıklarının tamamı kapalıydı. Hemen köşe başındaki çöpe atılmış bir gazeteyi gördü ve aceleci adımlarla ilerleyip buruşmuş gazete kağıdını çekip çıkardı, tarihe bakmak için.

31 Aralık 1926

Pekala, doğru tarihe geldim, diye düşündü. Bu iyi, temiz bir başlangıçtı. Merope Gaunt henüz yetimhaneye ulaşmamıştı belli ki. Aksi takdirde yeni doğmuş Tom Marvolo Riddle ile ilgilenmek için binanın ışıklarından bazıları açık olurdu. Şu ansa hepsi karanlıktı. Hemen yetimhanenin kapısının yakınlarında bir sokak köşesine sinerek kendisine Hayal-bozan büyüsü uyguladı. Merope Gaunt geldiğinde ise... ne yapması gerektiğini biliyordu.


Bu yolculuğa karar vermeden önce Antik Zaman Döndürücüler hakkında oldukça fazla araştırma yapmıştı, Hermione. Yani üçüncü sınıftayken Hermione'nin kullandığı ve Bakanlığın kontrollü kullandıklarının aksine en fazla 7 saat değil, haftalar aylar hatta yıllarca geri gidebilen döndürücüler de vardı. İşte bunlardan bir tanesi de Malfoy ailesinindi. Anne ve babasını yitirdikten sonra evdeki kilitli kapıların ardında kalmış veya zindanda biriktirilmiş koleksiyonları, antika çay takımlarını, vazoları, takıları ve miras eşyaları tek tek elden geçiren Draco bulmuştu kendi ailesinin antik döndürücüsünü. Uzun süre incelemişlerdi birlikte.

Sonra ise Hermione bunlar hakkında bakanlıktan ve Bitki-bilim profesörü olan Neville'in yardımıyla Hogwarts'tan bir çok kitap bulup okumuştu. Tonlarca ihtimal vardı. Kendi benliğini silebilirdi. Ya da olayları kontrol altına alıp Tom Riddle'ın amaçlarını değiştirebilirdi. Fakat kanlı canlı bir Tom Marvolo Riddle ile yüzleşmek büyük riskti. En iyisi sorunu kökünden halletmek olacaktı...

Ron'u ve Harry'yi kaybetmiş olmak Hermione'yi değiştirmişti. Ailesi hala Avustralya'daydı ve bir kızları olduğundan bihaberlerdi. Yalnızlaşmıştı, içine kapanmıştı. Kendini tamamen büyüye ve kitaplara vermişti. Ancak bir noktadan sonra bu da yetmemeye başlamıştı.

Ne yapmalıydı?

İşte bu noktada başlamıştı Lord Voldemort olmasa neler olurdu diye düşünmeye...Bunun üzerine ise Draco'yla bakanlıkta iş arkadaşı olmaları dolayısıyla tekrar karşılaşmaları arkadaş olmaları ve aile yadigarı Zaman Döndürücü'nün varlığının ortaya çıkması adeta kaderi sembolize ediyordu. Artık kaderin onun geçmişe gidip bir şeyleri değiştirmesini istediğinden emindi. Ama neyi? Lord Voldemort'u ortadan kaldırmak mı? Riskli...ama imkansız değil. Peki Voldemort'un en savunmasız anı ne zamandı? Tabi ki henüz doğmadığı zaman.


Hayalbozan büyüsüyle saklandığı sokak arasından yolu gözlemeye devam etti. Asasını sıkıca kavradı. Yavaş yavaş yağmur yağmaya başlıyordu. "Haydi...gel artık.." diye mırıldandı kendi kendine. İşte tam o anda köşe başında göründü Merope Gaunt. Solgun, bembeyaz, oval bir yüz. İnce telli siyah saçlar, çökmüş yanaklar, çıkık elmacık kemikleri ve gri gözler. Kocaman karnıyla doğurmak üzere olduğu her halinden belliydi. Yavaş adımlarla adeta sürünerek yürüyordu. Yağan sağanak yağmurdan sırılsıklam olmuş elbisesinden sular damlarken kesik kesik soluk alıyor, Wool's yetimhanesine varabilmek için olağanüstü bir çaba sarf ediyordu.

Bir an eski Hermione Granger durduğu yerden çıkıp koşarak kadına yardım etmek istedi. Ama şimdiki Hermione onu durdurdu. Yapması gereken bir görev vardı. Bir kadını öldürecekti ama yüzlerce insanı kurtaracaktı korkunç cinayetlerden ve işkencelerden. Yine de...bir an aklından geçti, acaba Tom Riddle'ı karanlığa sapmamaya ikna edebilir miydim... Fakat hem bu kararı almak için çok geçti, hem de bu olasılık asla Merope'u öldürmek kadar kesin sonuç vermezdi.

Ama sonra yavaş adımlarla çıktı bulunduğu yerden. Sakin adımlarla Merope'a yaklaştı. Merope'un sarf ettiği çabaya rağmen Hermione'nin standart yürüyüşünden daha hızlı olması imkansızdı. Genç cadı, Slytherin soyunun son varisini karnında taşıyan cadıya yöneldi. Benden daha büyük olamaz... diye düşündü. Ama verdiği mücadele Merope'u çok sarsmıştı. en az yirmi yıl daha yaşlı görünüyordu.

Acısız bir ölüm olacaktı. Uykuya dalmak gibi hemen hemen. Ron'un öldüğü gibi...Harry'nin öldüğü gibi... İnan bana, çocuğunu doğururken kanlar içerisinde can vermekten daha acısız olacak, diyebilmek istedi zavallı Merope Gaunt'a. Fakat dudakları aralanmadı.

Merope duraksadı bir an. Henüz yetimhanenin girişine varamamıştı. Ama sanki etrafında hayalbozana rağmen birilerinin olduğunu sezmiş gibi başını kaldırdı. Yüzünde korku dolu bir ifade belirdi.

Ya şimdi ya hiç!

Hermione Granger açık kahverengi asasını havaya kaldırdı ve Voldemort'un açtığı yaraları düşünerek fısıldadı,

"Avada K-"

"AAAAAAAH!" Merope Gaunt delirmişçesine bir çığlıkla mükemmel bir Hayal-bozanla saklanmış Hermione'ye doğru bir hamle yaparak boğazına atladı. Hermione üzerine çullanan kadınla yere düştü ve Merope Gaunt onu öldüresiye boğazlarken kadının ellerinden kurtulmak için inanılmaz bir çaba sarf etti. Tam bu anda Merope duraksadı. Gözlerinde bir şey vardı. Onun soğuk gri gözleri Hermione'nin kahverengi gözleriyle kesişirken elini uzattı ve Hermione'nin boynundaki zaman döndürücüsünü koparmaya çalıştı. Birkaç kez görünüşünden beklenmeyen kadar güçlü bir biçimde çekip -Hermione'nin boynunu da feci biçimde yaralayıp- başaramadıktan sonra bir saniyeliğine duraksadı. Hermione bu anı muhakkak kullanmalıydı.


Kullanamadı.


Merope'un ağzından tek bir sözcük çıktı, "Lütfen.." diye fısıldadı Hermione'ye beklemediği kadar ince bir sesle. Bu ne demekti hiçbir fikri yoktu genç cadının ama üzerine düşünemedi de. Çünkü bu tek kelimenin ardından kadın tüm gücüyle zaman döndürücüyü havaya kaldırdı ve şimşek gibi bir darbeyle Hermione'nin göğsüne çarptı.

Hermione, teninin üzerinde kırılan camın sesini duyarken etrafındaki tüm şekiller yok oldu, sadece parlayan camın parıltısı, sıçrayan kanın kızıllığı ve zincirlerin altın rengi vardı. Ve Merope Gaunt'un silueti yok olurken bilincini yitirdi...ve gözlerini kapatıp kendini karanlığa bıraktı.


Dikkat! Yer yer Dark Hermione içerebilir. :)

Devam etsin diyorsanız bunu vote ile belli ederseniz çok sevinirim.

Tomione - Işıltı ve İhtirasWhere stories live. Discover now