12. Bölüm: Maskeli Balo

5.8K 475 366
                                    

 Hermione Ocak ayının sonu gelip şubat başlarken şöminenin kenarındaki mindere kurulmuş, kırmızı battaniyesine bir pelerin gibi sarınarak sırtını sıcacık alevlere doğru vermiş kitabını okuyordu. Elindeki boş çay fincanını kenara bırakıp Hokey'nin yaptığı kakaolu bademli bisküviden bir parça ısırıp kitabının son sayfalarını çevirdi. 

Smith malikanesinin Hepzibah tarafından asla kullanılmayan ve Hermione'nin ise yeni keşfetmiş olduğu geniş mi geniş kitaplığından yararlanıyordu. Buradaki kitap sayısı normal bir büyücü evine kıyasla neredeyse on kat daha fazlaydı. Evet belki bir Hogwarts kadar çok değildi ama sonuçta Hogwarts bir okuldu. Fakat şu söylenebilirdi ki kesinlikle hatırı epey sayılır miktardaydı buradakiler de. En iyi tarafıysa, muhtemelen nesillerdir ne Hepzibah ne de bir başkası tarafından kullanıldığı için Hogwarts'taki kısıtlı bölümde bulunacak türden bol bol karanlık büyü kitabı olmasıydı. Geçmiş zamanlarda insanlar Karanlık Büyü'yü şu anki kadar kısıtlamadığı için o tip bilgilere erişmek, Knockturn yoluna bile uğramadan kolayca Flourish&Blotts'tan gidip satın almak gayet normal görülüyordu. Hermione bu kitaplığı keşfettiğinden beri, 

Safkan İngiliz Büyücü Soyları, 

Lanetli Eşyalar Güncesi: İntikam Soğuk Yenir

Kara Büyü Malzemelerinin Kökeni

gibi Hepzibah'ın görse çığlık atacağı kitaplar okuyordu. En son okuduğu karanlık büyüyle alakalı kitaplar, Hogwarts'taki altıncı yılının sonunda Dumbledore'un cenazesinden sonra Accio'yla çaldığı Hortkuluk kitaplarıydı. Ama şimdi burada o kitaplardan da ve daha fazlasından da bol bol vardı. 

Bir yandan da...eğer bu görevi sonunda hayatta kalırsa...eve nasıl dönebileceğini bulmaya çalışıyordu. Elli sene zıplama yapmasına yarayabilecek bir tür efsun için de gözlerini dört açmıştı ancak şu ana kadarki çabaları nafileydi.

 Riddle'ı bir süredir görmüyordu. Birkaç defa Diagon Yolu'na inmişti ancak hiçbirinde Tom Riddle'dan iz yoktu. Kendisi de Knockturn yoluna gitmemişti. Ancak dün şans ayağına gelmişti. Abraxas cuma gecesi evinde bir parti verecekti (parti yazmasına rağmen Hermione bunun kendi zamanındaki gibi hovarda bir eğlence değil, herkesin şıklığını sergileyeceği tipte bir balo olduğunun çoktan farkındaydı) ve Hermione Tom'un oraya geleceğini biliyordu. Biliyordu çünkü Tom Riddle, Hermione Smith'i en doğal koşullar altında yakalamaya çalışıyordu.

  Hermione yorgulukla başını geriye yaslayıp ayaklarını uzattı. Kendini araştırma işine çok vermesine rağmen yine de tam zamanlı bir işi olmaması -okula gitmek veya Bakanlık'ta çalışmak gibi- kendisini çok aylak hissettiriyordu. Ama şu an kaydettiği gelişmelerden memnundu. Bir kere Slytherin'in madalyonunun sihirli bir özelliği olduğu kesindi. Hermione madalyonun içini açmıştı fakat geçmişteki gibi (ya da gelecekteki gibi mi demeliydi) içinden korkunç bir hortkuluk ya da karanlık sihre dayalı her hangi bir şey çıkmamıştı. Birkaç açığa vurma büyüsü uygulamasına rağmen hala hiçbir şey çıkmayınca da madalyonu takmaya devam etme kararı almıştı. 

FIS!

Hermione oturduğu yerde adeta sıçradı. Yanan şömineden olağan dışı bir ses mi geliyordu yoksa bu hayal miydi?

"Ah..."

Şömine inliyor muydu?

Hızla arkasını dönüp asasını kaptı ve şöminenin başına geçti. 

"Smith...orada mısın?"

Tom Riddle?!

"Riddle? Neler oluyor?" dedi Hermione agresif bir biçimde.

Tomione - Işıltı ve İhtirasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin