2

1.4K 155 407
                                    

Yatakhanenin kapısını sert bir yumrukla açıp bağırdım. "Kalk! Kalk, Kalk, Kalk!"

Odanın içine girip yataklara vurarak ses çıkardığımda yavaş yavaş hepsi kalkmış ve ne olduğunu anlamadan suratıma bakmaya başlamışlardı. Boş boş bakınanlara sinirle bağırdım. "Komutanınız geldi, ne yapıyorsunuz?!"

Kendilerine anca gelmiş olacaklar ki ayağa kalkıp hazır ola geçtiler. Ayakta göremediğim Taehyung ve Jinyoung'u aklımın kenarına not ederken yataklarına gidip örtüleri çektim. Ortalığı kızıştırmak için diğerlerine döndüm. "Normalde beş dakikanız vardı ama uyanmayan bu iki aptal yüzünden üç dakikaya düştü. Hazırlanıp bahçeye geliyorsunuz, hemen!"

Yatakhaneden çıkarken birbirlerine sövme seslerini duyup kendi kendime gülümsemiştim bile.

"Sikeyim sizi Jinyoung."

"Kalkın lan şerefsiz ibneler."

Yavaş adımlarla bahçeye indim ve gelmelerini bekledim. Üçüncü dakikaya yaklaşırken koşarak karşıma dizildiler ve hazır ola geçtiler.

"Jinyoung ve Taehyung. Bir adım öne."

Dediğimi yaptıklarında onlara yaklaşıp bağırdım. "Ne olacaksınız siz?"

"Subay olacağız komutanım!" Aynı anda hevesle bağırdıklarında, sinir bozucu bir şekilde güldüm.

"Oğlum, sabah kalkamayan subay mı olur lan?" Öğrencilere olamazsın demekten hiç haz etmiyordum ama gerekli disiplini kazanmaları, bazen de gaza gelmeleri için bu tarz şeyler söylemek zorunda kalıyordum.

İkisi de başını yere eğdiğinde önce Jinyoung'a, sonra Taehyung'a yavaş bir tokat attım. Ardından künyelerini çıkarttım. Bu hareketle sadece ikisi değil, tüm grup korkuyla bana bakmıştı. Çünkü bir komutanın künye takması çok gurur verici bir şeyken, künyeyi alması o kişinin askerlik hayatını bitirmesi gibi bir şeydi. Tabi ki bu kadar acımasız değildim, sadece korkutuyordum.

Elimdeki künyeleri yumruğumun içine alıp sinirle onlara baktığımda Taehyung'un kızardığını görmüş ve daha fazla uzatmadan avucumdakileri arkamdaki ormanlık yere tüm gücümle fırlattım. Nereye gittikleri umurumda değildi, cezayı onlar çekecekti.

"Ormana girin ve asker künyelerinizi bulun. Bulmadan geri gelmek yok." Tam yanımdan geçecekken sözlerim onları durdurdu. "Bu arada künye kaybetmek askerlik hayatınızı bitirebilir. Ona göre, iyi arayın." Korkuyla bana bakıp onayladıklarında çenemle ormanı gösterdim. "Koş!"

Koşarak bizden ayrıldıklarında diğerlerine döndüm ve ofladım. "Sabah sabah böyle şeylere hiç gerek yok. Bu yüzden salaklık yapıp beni de uğraştırmayın." Hâlâ yumruk olan elimi açıp Jinyoung'un künyesini onlara doğru sallandırdım. "Şimdi geceye kadar göt korkusuyla bunu arayacak aptallar. Yani sadece bir künye bulacaklar ve geri dönemeyecekler, olan onlara olacak. Böyle aptal yerine konulmak istemiyorsanız, benim kurallarıma uyun."

"Emredersiniz komutanım!"

"On tur koşuyoruz." dedikten sonra düdüğümü çalmış, onlardan daha yavaş ve rahat bir şekilde yanlarında koşmaya başladım. Zaten koşu dediysek, maraton istemiyordum, tempolu yürüyüştü bu. Ama sorun, askeri alanın çok büyük olmasıydı ve bu enayiler bilmediği için on tura seslerini çıkarmamışlardı. Hoş, büyüklüğünü bilseler de benim karşımda bir kelime bile söyleyemezlerdi.

İki tur tamamladıktan sonra nefeslerinin düzensizleştiğini fark ettim. Düdüğüme üfleyip hepsini durdurduktan sonra birkaç saniye yerinde koşmalarını, ardından devam etmelerini belirttim. Yeni oldukları için birden yüklenmek istemiyordum ama sadece koşmaktan bile yorulmuşlardı.

Kod Adı: Bela •chanbaek•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin