31 🐥

1.5K 138 491
                                    

+16, ne desem yalan olacağı için dayaşmalı bir şeyler uyarısı veriyorum

Byun Baekhyun

Ağaçlarda yeni yeni açmaya başlayan çiçekler, yeşeren yapraklar ve serin rüzgarlar günleri daha çekilebilir hale getiriyordu. Güneşin bulutların arasından kendini gösterip yatakhaneyi aydınlattığı bir günde, yatağımda uzanıp manga okuyordum.

Aniden açılan kapıyla oraya döndüm, Üsteğmen Jongdae'nin geldiğini görünce diğerleri gibi ayağa kalkıp hazır ola geçtim.

"Herkes bahçeye çıksın, Binbaşı Park'ın emri." dedikten sonra hepimiz kapıya doğru ilerliyorduk ki gözlerini üzerimde gezdirdi. "Sen hariç Baekhyun."

Gözlerim kendiliğinden açılırken dudaklarım da şaşkınlıkla aralandı. "Neden? Cezalı mıyım?" diye sordum ve yanlış bir şey yapıp yapmadığımı düşündüm. Hayır, yakın zamanda ceza alacak bir şey yapmamıştım.

"Çıkmaman söylendi sadece." dedikten sonra beni boş yatakhaneyle baş başa bıraktı.

Ne olduğunu anlamadan cam kenarına gittim, belki bizimkileri görebilirdim. Tahmin ettiğim gibi kendi grubumu görmüştüm ama buna ek olarak diğer gruplar da aşağıdaydı.

Neden çoğu asker ve komutan oradayken benim burada olduğumu sorguladım. Saniyeler içinde askeriye bahçesine doluşan kadınlar, sevinç çığlıkları ve tatlı sarılmalar ise her şeyi anlamama sebep olmuştu. Hepsinin annesi gelmişti. Gözlerimi duvardaki takvime çevirdim, bugün anneler günüydü.

Pencerenin alt kısmını sıkarken gülümsedim. "Hatırlamadığım için özür dilerim anne."

Dolan gözlerimle bahçedekileri izlemeye devam ettim. Yanında yemek getirip oğlunun ağzına sokuşturan, ağlayarak sohbet eden, çocuğunun saçlarını seven... Yanağımdan akan bir damla yaş, istemeden birbirine bastırdığım dudaklarımı aralamama sebep oldu.

Nasıl olsa yatakhanede tek başımayım diye düşündükten sonra kendimi kasmaya gerek duymadım. Birkaç ufak hıçkırık sesli bir şekilde kendini belli ettiğinde ellerimi gözlerime götürdüm ve yaşlarımı sildim.

"Baekhyun, kendini üzmene gerek yok. Hiçbir şey benim oğlumdan daha önemli değil!" Annem hem azarlar hem de destek olurcasına söyledikten sonra yanıma oturdu ve bana sarıldı. "Önünde daha uzun bir zaman var. Eminim o zamana kadar her şeyin üstesinden gelecek ve askeri okulu kazanacaksın."

Kollarımı anneme sarıp mızıkçı bir çocuk gibi söylendim. "Kilom fazla! Ve birkaç dersim düşük!"

Annem ellerini üzerimden çekip yanaklarıma yerleştirdi. Baş parmaklarıyla göz altlarımı sildi ve gözlerimden öptü. "Tatlı yemeyi azalt. Ayrıca bir daha sakın ağlama. Gözlerine yazık. Hiçbir şey senden değerli değil."

"Ama asker olmayı çok istiyorum ve şu an ağlayasım da var!" Gözlerimden tekrar yaşlar akınca annem güldü.

"Tamam, ağla o zaman. Ağla da rahatla. Annen gözlerini silmek için her zaman burada olacak."

"Neden yanımda değilsin anne? Neden gözlerimi silmiyorsun?"

Pencere kenarından uzaklaştığım sırada yatakhane kapısı yavaşça açıldı. Chanyeol ciddi bir ifadeyle içeri girip odanın ortasında dimdik durdu ve bakışlarını karşısına dikti. Sağ elini kaldırdı ve parmaklarını kaşının hizasına getirip asker selamı verdi. "Dokuzuncu Ordu Komutanı, Binbaşı Park Chanyeol."

Kod Adı: Bela •chanbaek•Where stories live. Discover now