46

864 105 466
                                    

"Ya Byun Baekhyun! İndir şu kıçını!" Elimdeki düdüğü sallarken bağırdım ve şınav çeken askerlere yaklaştım.

Baekhyun bıkkın bir nefes verip kollarını serbest bıraktı ve bedeninin yere yapışmasına izin verdi.

"Ne?" diye şaşkınca yanına çömeldim. Kulağından tutup onu doğrulturken "Ah! Ah! Komutanım! Ah, a... Acıyor." diyor ve acıyla kıvranıyordu. Elimi kulağından çektim. "Niye şınav çekmeyi bırakıyorsun? Buna izin verdim mi?!" Sesimin yüksek çıkmasına engel olamamıştım, dudaklarını birbirine bastırıp bana bakan Baekhyun'la gözlerimi ondan çektim.

Çok tatlıydı eşek sıpası...

Bir elimi yanağına yerleştirip çekiştirmeye başladım. "Bir daha benden izinsiz bir şey yapma, tamam mı oğlum?"

"Puah-" diye bir gülme sesi duyup arkamı döndüğümde Sehun hemen ağzını kapadı ama Jongin onun yerine gülmeye başladı. "Hahahaha!" Koca kahkahası alanda yankılanırken Baekhyun'un yanağını bıraktım ve düdüğü dudaklarıma götürüp üfledim.

Sesle birlikte bana dönen tüm askerlere baktım. "Baekhyun, Sehun ve Jongin 400 şınav çekmek istiyormuş. Diğerleri, hemen kalkın." 

Baekhyun; Sehun'un yanında yer alırken Jisung, Jinyoung, Taehyung ve Doyoung ayağa kalktı. Sandalyeye otururken onlara döndüm. "Dondurma alıp gelin. Benimki sade olsun."

Dördü de sevinçle bir şeyler söyledikten sonra Jinyoung lojmanlara doğru ilerledi ve birkaç dakika sonra geldi. Biz onları izleyip keyifle dondurmalarımızı yerken Baek, Sehun, Jongin üçlüsü şınav çekiyordu.

Çok yazık...

Dondurmamdan biraz yedikten sonra üçlünün yanına gittim ve karşılarına eğildim. Vanilyalı dondurmamı Baekhyun'a doğru uzatıp güldüm. "İster misin?"

"Vermeyeceğinizi biliyorum." dedi şınav çekerken.

Sırıtarak ona baktım. "Yoo, istersen vereceğim."

"Vermeyeceksiniz." Başını kaldırıp bana baktı ve güldü. Ona göz kırpıp yanındaki Sehun'a doğru ilerledim. Dondurmamı yaladım ve sıcak havada onun verdiği rahatlıkla derin bir oh çektim. Dondurmayı tekrar ağzıma atıp aniden Sehun'un bir elini kaldırdım.

"Vay, tek kolla çekerim diyorsun." Tuttuğum elini sırtına doğru götürdüm. "Aferin oğlum, tek kol çek sen."

"Emredersiniz komutanım." dedi ama içinden sülalemdeki herkese sövdüğünü algılayabiliyordum.

Jongin'in karşısına geçtim ve saçlarını okşadım. "Harika gidiyorsun oğlum. Kaçıncıdasın?"

Birden tuzak soruma kanıp cevap verdi. "186 komutanım!"

"Tch, tch, tch..." dedim yüzümü buruşturarak. "Kaç?"

Jongin durdu, bir elini zeminde tutmaya devam ederken diğeriyle alnına vurdu ve bana baktı. "Sıfır komutanım!"

Ayağa kalktım ve arkalarından dolaşıp Baek'in kalçasına bastırdım. "Ne demek sıfır? Başlayın hemen!"

Bir ağızdan bağırdılar: "Emredersiniz komutanım!"

+++

"... Komutanım, kızına aşık olduğum için bana epey kızmıştı tabii. Hızlı zamanlarım." Yarbay Yujun gülerek anlatırken biz de güldük. Lojmanların ön tarafındaki alana birkaç masa birleştirmiş, beraber yemek yemeye karar vermiştik. Rütbe fark etmeksizin oturmuştuk ve askerlik anılarımızı konuşuyorduk. "Ama öyle böyle kabul etmek zorunda kaldı, kızıyla evlendik. Şimdi bir çocuğumuz bile var."

Kod Adı: Bela •chanbaek•Where stories live. Discover now