25

1.4K 163 709
                                    

Evden birkaç parça kıyafeti çantama koyarak binadan çıktım. Motoruma binip askeriyeye doğru yol aldım. Aslında cezamın bitmesine daha bir aydan fazla vardı ama Junmyeonlarla konuşup bir şekilde halletmiştim. Baekhyun'u daha fazla yalnız bırakmak istemiyordum, ne onun ne de grubumun zarar görmesi benim için iyiydi.

İçimde dolaşan hoş bir duygu, yüzümde minik bir gülümsemeye de sebep oluyordu. Güne güzel başlamıştım ve hiçbir şeyin bunu mahvetmesini istemiyordum.

Askeriyeye yaklaşınca motorumu ara sıra emanet ettiğim dükkana uğradım. Yine oraya bırakıp kalan yolu yürüdüm ve bahçeye girdiğimde herkesin aniden beni selamlaması, en çok özlediğim şey olabilirdi.

Bahçenin arka tarafına ilerledim. Tahmin ettiğim gibi Ju Dan Tae grubumu azarlamakla meşguldü. Dikkatini çekme amacıyla sesli bir şekilde güldüm.

"Kim olduğunu sanıyorsun?" Birden hepsi bana dönmüştü, asteğmenlerimin hepsi sevinçle gülüyordu. Tek hoşnut olmayan Dan Tae'ydi, o da benim umurumda değildi.

"Başkasının askerlerine dokunman, özellikle de benim askerlerime dokunman..." deyip duraksadım, sırıtarak ona baktım. "Yürek mi yedin Ju Dan Tae?"

Elimdeki çantayı yere bırakıp Dan Tae'nin suratına sert bir yumruk attım. Hemen toparlanıp bana tekme atmaya kalktı, tabii ki sağa adımlayarak bundan kurtulmuştum. Bacak arasına vurup dengesini kaybetmesine sebep oldum, bunun sonucunda da onu yere yatırıp grubuma yaptığı her şey için teker teker vurmaya başladım. Acımadan vuruyordum ve hiç de üzülmemiştim.

Çok fena kıstırmıştım onu ve karşılık da veremiyordu. Bu yüzden yüzüne çok darbe almıştı. Her yerinden kan akan suratına eğildim. "Seni ciddi anlamda öldüreceğim Ju Dan Tae. Benimkilere bunu yapmayacaktın..." Fısıldadıktan sonra üzerinden kalktım ve takımımın karşısına geçtim.

"Jongin bir adım öne çık." dediğimde gözlerindeki korkuyla bana yaklaştı. Masumdu, tatlıydı, iyi bir çocuktu. Masumdu ama yokluğumda sinirimi bozmuştu. Yüzüne sert bir tokat attıktan sonra bunu bekliyormuş gibi herhangi bir tepki vermedi. Sadece yutkundu ve sessizce özür diledi.

"Özür dilemen bir işe yarıyor mu?!" Bağırdıktan sonra bir kez daha vurdum. "Ben seni arkadaşına eziyet diye mi kurtardım?!"

Kızdığım şey kesinlikle itiraf meselesi değildi, zaten onu kurtarmak isteyen bendim ve bu yüzden herhangi bir vicdan meselesi beklemiyordum. Hoş, eğer bunu yapmasını istesem onu döverek konuşturur ve suçu üstüme hiç almazdım. Yani burada bir sıkıntı yoktu fakat ben gittikten sonra Baekhyun'a o şekilde davranarak nefretimi kazanmıştı.

"Haklısınız komutanım." Sessizce konuştuğunda onu yakasından tutup Baekhyun'un karşısına getirdim.

"Kolunu kestiğin için, ona bağırdığın için, şerefsiz Ju Dan Tae yüzünden ona vurduğun her an için samimiyetle özür dile."

Baekhyun sarhoş olduğu gün anlatmıştı. Ju Dan Tae bir keresinde ceza olarak gruba "Baekhyun'a vurun, yoksa ben çok daha sert vururum." tarzında bir şey demiş. İlk olarak da Jongin'i seçmiş ve Jongin ne kadar tereddütlü görünse de herkesin içinde Baekhyun'a sert bir tokat atmış.

Baekhyun bunu anlatırken öyle ağlamıştı ve ben ona o kadar üzülmüştüm ki dediği cümleyi bile harfi harfine hatırlıyordum: "Komutanım... Bana vurduğunda canım acıdı, evet ama beni asıl üzen gözlerinde hiç pişmanlık duygusu olmayışıydı. Sanki cidden o tokadı hak ediyormuşum gibi vurdu bana!"

Arkamdaki hareketlilikle Dan Tae'nin kalkıp  uzaklaştığını anladım. Çaktırmadan o tarafa bakmış ve topallayarak giden Dan Tae bana döndüğünde ona nah çekip tekrar askerlerime yönelmiştim.

Kod Adı: Bela •chanbaek•Where stories live. Discover now