35

1K 125 423
                                    

"Komutanım!" Bana seslenildiğini duyana kadar boş duvara bakıp daldığımı bile fark etmemiştim. Sesin geldiği yere döndüm, Sehun kısa bir asker selamı verdi. "Sizi arıyordum. Eğitime gelmediniz."

Birden şaşırmış ve eğitim saatini nasıl kaçırdığımı düşünmeye başlamış ama bir fikir bulamamıştım. Zaten hastanede olanlardan sonra hiçbir şeye mantıklı bir cevap bulamıyordum.

Doktorun söylediği şeyler aklımdan çıkmıyordu: "Ellerin çok kötü yaralanmış. Bacağından aldığımız dokularla düzeltmeye çalıştık ancak sinirlerin de oldukça zarar görmüştü. Uzun süre veya bir daha hiç kullanamayabilirsin."

Kelimeler sadece zihnimde dolanıyordu, çünkü bu gerçeği kaldıramamıştım. Askerdim ben! Elsiz asker mi olurdu?! Silah tutamayan subay mı olurdu?! Dövüşemeyen bir binbaşı mı olurdu?!

Doktorun söylediklerinden sonra kendimi ağlamaktan alıkoyamamıştım, hatta içeri birkaç saat boyunca kimseyi almamalarını söylemiştim. Baekhyun bile girememişti. Hâlâ daha kimseyle konuşasım yoktu, üzerimdeki üniformaya bakınca kendimden utanıyordum.

Bu durumu şu anlık kimseye söylememiştim, söylemeyi de düşünmüyordum. Bana acıyarak bakmalarını istemiyordum, askerliğimi kaybettiğimi düşünmelerini istemiyordum. Zaten şimdiden yeterince rezil olmuş ve Baekhyun'un yardımına muhtaç kalmıştım. Ne kadar sorun olmadığını söylese de bu büyük bir sorundu. Zırt pırt onu rahatsız etmek gibi bir hakkım yoktu ve olsa bile ben bundan hoşnutluk duymazdım.

"Geliyorum birazdan." Suratıma boş boş bakan Sehun'a sonunda cevap verebildiğimde başını aşağı yukarı salladı ve yanımdan ayrıldı.

Pencereden dışarı bakıp derin bir nefes alırken gözlerimi kapamıştım. Son birkaç günde yaşadığım hiçbir şeyi hazmedemiyordum. Hazmetmek de istemiyordum...

Birkaç dakika sonra arka bahçede grubumun yanına gittiğimde sıra olmuş beni bekliyorlardı. Geldiğimi gören Taehyung, konuşan arkadaşlarına dönmüş ve "Dikkat!" diye bağırmıştı.

Hepsi hazır ola geçtiğinde bir süre sessiz kalıp onları izledim. Yüzlerinde bir sürü yara vardı, Jongin'in sol eli alçıdaydı, Jinyoung zaten karnından vurulmuştu ve bu yüzden biraz yamuk duruyordu.

"Rahat," dedim. "Ellerim sargıda olduğu için dövüş hareketi gösteremeyeceğim. Hem Jongin'inki de alçıda. Bu yüzden ayak çalışalım bu sıralar."

Sehun bir adım öne çıktı. "Jongin tekme atamaz. Bacağı da yaralı."

"Jongin ve Jinyoung, siz yanıma gelin." Onlar dediğimi yaptıktan sonra sırada kalan beş kişiye baktım. "Sadece siz çalışacaksınız." Yanımdaki iki askere döndüm. "Siz de spor salonuna gidip kendinizi zorlamadan basit hareketlerle çalışın."

"Emredersiniz!" İkisi bahçeden ayrıldığında sıradakilere bakıp Baekhyun'a ortaya gelmesini söyledim.

"Sonunda Byun'un rahat edebileceği bir dövüş dersi." dediğimde hepsi kıkırdadı.

Baekhyun'un karşısına geçip birkaç farklı tekme tekniği göstermesini söylemiştim. Yıllardır çeşitli dövüş sanatlarıyla ilgilendiği için hepimizden iyi tekme attığından şüphem yoktu.

Baekhyun profesyonel bir şekilde tekmelerini gösteriyor, sonra adeta ağır çekimde tekrar yapıyor ve arkadaşlarına dönüp püf noktalarını anlatıyordu. Bir anlığına varlığımı unutmuştum, onlar da unutmuş gibiydi. Baek bu öğretme işinde o kadar iyiydi ki ileride müthiş bir komutan olacağından emindim.

Güzel anı bozmamak için çaktırmadan biraz daha geriledim ve Baekhyun'un diğerlerine teker teker gösterişini izlemeye başladım. Onu izlemenin hoşuma gittiğinin farkındaydım ama aşık aşık gülümsediğimi önümden geçen Kyungsoo belli etmişti.

Kod Adı: Bela •chanbaek•Where stories live. Discover now