47

770 94 609
                                    

"Chanyeol'ü yenebilecek kimse yok sanırım." Kenardaki komutanlardan biri söylediğinde karşımda oturan askerin elini sıkıca kavradıktan sonra eğmeye odaklandım.

Güneş yeni yeni batıyordu, havada hafif bir rüzgar vardı ve biz askerlerle bir süredir bilek güreşi yapıyorduk. Daha doğrusu onlar yenilmek için karşıma oturuyordu.

"Bence de komutanım." dedim gülerek. Tuttuğum eli biraz zorladıktan sonra masaya yatırdım. İzleyen askerler heyecan dolu sesler ve gülüşler bırakmıştı ortama.

Askerlere döndüm. "Ee, var mı başka yenilmek isteyen?"

Jongin biraz utangaç bir gülümsemeyle öne çıktı. Oturduğum sandalyede yayılırken "Ooo..." diyerek güldüm. "Gel bakalım, aslanım benim."

Oturuşumu düzelttim, dirseğimi masaya koyup elini kavradım. Jongin de benim elimi sıkıca tuttu ve zorlamaya başladı. O gerçekten fiziksel olarak güçlü bir askerdi ve kasları benden çoktu. Bu yüzden çekişmeli bir maç olacağını biliyordum.

Zaman zaman ikimiz de kazanmaya yaklaşsak da oyunun sonunda galip gelen tabii ki bendim.

İzleyen askerlerden büyük sesler çıkınca ben de güldüm ve oturduğum yerden kalkıp Jongin'in saçlarını okşadım. "Beni yeneceğin günler de gelecek."

Jongin gülümsedi ve başını aşağı yukarı salladı. Masadan kalktığında ben de tam bu kadarının yeterli olduğunu söyleyecektim ki duyduğum sesle duraksadım.

"Komutanım, benimle de yapın."

Arkamdan gelen sese döndüm, güldüm. "Gel Başımın Belası, gel."

Baekhyun sevinçle karşıma oturdu ve elimi tuttu. Çok heveslenmiş olacak ki yapabildiği kadar sıkı tutuyor ve büyük bir kuvvetle eğmeye çalışıyordu. Bense gıcık olması için kolumu dik tutuyor ve masaya yatırmasına izin vermiyordum.

"Beni yenebileceğinden emin misin, asker?" dedim gülerek.

"Evet," dedi hırslı hırslı bana bakarken. "Yenileceksiniz bana." dediğinde istemsizce kolumu kasmayı bıraktım.

Ben sana zaten yenilmişim Baekhyun.

Gülerek onu izlerken dikkatim iyice dağılmıştı ve Baekhyun kolumu biraz eğmeyi başarmıştı. Sıkı tutuşum birden gevşedi, kendimi toparlamak istemedim. Beni yenmek için bedenini o kadar kasıyordu ki yüzündeki tatlı heyecan yüzünden herkesin önünde kaybetmeyi umursamadım.

Baekhyun elimi masaya vurup sevinçle ayağa kalktığında yarım bir gülümsemeyle ona baktım. İzleyen askerlerden büyük bir alkış ve bağırış koptu. Sesleri umursamadan ona bakıyordum. Bu güzel an, askerlerden biri bana seslenene kadar sürdü.

"Sizi yendiği için ona bir ödül verirsiniz artık komutanım."

"Evet." dedim gülerek. "Ne istiyorsun, bakalım?"

Baekhyun birkaç saniye düşündü ve heyecanla konuştu. "Bana bir tatlı ve kahve ısmarlar mısınız komutanım?"

"Tabii ki."

+++

Günlük pratiklerden sonra, ödülünü vermek üzere Baekhyun'u kafeterya olarak kullandığımız yere çağırdım - Askeriyemizdeki gibi büyük ve ferah değildi, satılan atıştırmalıklar da sınırlıydı, ki biz bundan hiç memnun değildik.

Güzel bir tatlı olmadığı için çikolatalı kek ve küçük kutuda olan pudinglerden bir tane almıştım. Keki tabağa koyup pudingi de üstüne döktüm.

"Elimizde bunlar var, Baekhyun. İdare et." Kendi kendime söyledikten sonra otomattan bir bardak kahve alıp içine bol şeker atmıştım. Kahve bardağını da masaya götürdüğüm sırada Baekhyun yüzünde masum bir sevinçle içeri girdi. Yanıma gelip masaya oturdu ve tabağı önüne çekti.

Kod Adı: Bela •chanbaek•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin