52

579 67 1K
                                    

Byun Baekhyun

Yatağımda oturmuş, Bungou Stray Dogs'un mangasını -daha önce hiç okumamışım gibi- büyük bir heyecanla okuyordum. Sayfanın üst köşesinde olan parmağımla diğer sayfaya geçtim.

Odadaki herkes kendi halinde sessiz sedasız bir şeylerle meşgulken yan yatakta uyuyan Taehyung aniden kalktı. Derin nefesler veriyordu, terlemişti ve korkuyla etrafa bakıyordu. Başını ellerinin arasına aldı, yüzünü buruşturmuştu. Çığlık ata ata ağlayacak gibi duruyordu.

"İyi misin?" dedim elimdeki mangayı bırakıp onun yatağının kenarına otururken. "Kötü bir rüya mı gördün?"

Gözlerini kapayıp derin bir nefes verdi, tekrar açtığında ise çoktan dolmuşlardı. Yatağın yanındaki çekmecesine uzanıp Jungkook'un fotoğrafını çıkardı. "Çok yazık oldu..." dedi.

"Ne oldu canım benim?" dedim ona biraz daha yaklaşarak. Dağılan saçlarını düzeltmeye çalıştım. "Ayrıldınız mı siz?"

Burukça gülümsedi. "Görüşemiyoruz ki ayrılmaya karar verelim. Hayır, ayrılmayız zaten. Yani kendi isteğimizle..."

"Ne diyorsun Taehyung?"

Yavaşça ağlamaya başladığında dudaklarımı birbirine bastırıp bir elini avuçlarım arasına aldım.

"Yarın çok büyük bir operasyona gidiyoruz ve onu göremedim bile... Neredeyse hiç konuşamıyoruz, günlerimiz uyuşmadığı için izin günlerinde bile buluşamıyoruz. Onu çok özledim ve çok seviyorum. Ben onu bırakmak istemiyorum ama yakında olan olacak."

"Neden birden böyle bir umutsuzluğa kapıldın? Neden ayrılasınız?"

Elindeki fotoğrafı bırakıp gözlerini sildi, gülümseyerek bana bakmaya çalıştı. "Öyle işte. Boşver..." dedi ve bana uzunca sarılıp geri çekildi. "Seni seviyorum Baekhyun."

"Ah... Ben de seni Tae."

Yatağından kalktı, suratında saf ama acı dolu bir gülümseme vardı, öylece odadaki herkese baktı ve kapıya doğru ilerledi. "Hepinizi seviyorum." deyip yatakhaneden çıktı.

Çocuklarla birbirimize baktık, herkes kafa karışıklığının getirdiği sessizliğini korurken Jongin kısık sesle konuştu. "Güle güle Taehyung..."

"Çocuk çoktan odadan çıktı bile. Tanrı aşkına! Neyiniz var sizin?!" Jisung sert bir tonda söyledi. "Yarın operasyon var. Kafanızı toparlayın!"

Sehun ona döndü. "Herkes gergin, kes sesini. Ve bir daha Jongin'e bağırma."

Jisung tam bir şey diyecekti ki aniden açılan kapı ve içeri giren Chanyeol'le hepimiz ayağa kalkıp hazır ola geçmiştik.

Chanyeol paniklemiş gibiydi, gözleri hızlıca odada gezdi ve göz göze geldiğimiz gibi hızlı adımlarla dibimde bitti. Hiç kimseye bir şey demeden ve hiçbir şeyi umursamadan elimden tutup beni çekiştirmeye başladı.

Kafama büyük bir kaya düşmüş gibiydi. Chanyeol askerlerin önünde elimi mi tutmuştu, yoksa ben hayal mi görüyordum? Bu imkansızdı, özellikle onun için...

Koridorda el ele hızla yürürken askerlerin bakışlarından rahatsız oldum, Chanyeol'e bir garip bakıyorlardı. Bu yüzden elimi bir anda çektim ve bu da onun duraksamasına sebep oldu. Büyük bir korkuyla bana döndü.

"Ne oldu?" dedi masum gözlerle bana bakarken. "Canını mı yaktım?"

"Hayır ama herkesin içinde neden böyle davranıyorsun?" diye kısık sesle sordum.

"Çünkü şu an hiçbiri umurumda değil." Tekrar elimden tuttu ve hızla yürümeye başladı.

Binadan çıktık, bahçedeki ana kapıya doğru ilerlediğimizde neler olduğunu hâlâ tam anlayamamıştım.

Kod Adı: Bela •chanbaek•Where stories live. Discover now