28

1.2K 147 341
                                    

İnce parmaklar saçlarımın arasında yavaş yavaş gezinirken gözlerimi araladım. Pencereden giren soğuk rüzgar ile yanımdaki bedene daha sıkı sarıldım.

"Uyandın mı sevgilim?"

Baekhyun'un fısıltı gibi çıkan yumuşak sesiyle gülümsedim, küçük bir mırıltı çıkardım onu onaylamak adına. "Hmhm."

"İyi misin?"

Başımı göğsünden kaldırıp uykulu sesime engel olamadan sordum. "Saat kaç?"

Baekhyun arkasını dönüp komodinin üzerindeki dijital saate baktı. "17.57," dedi. "Biraz daha uyuyabilirsin."

"Olmaz," dedikten sonra yataktan kalktım ve banyoya doğru ilerledim. "18.30'da eğitiminiz var."

Banyoya girip soğuk suyu yüzüme vurmuş ve kendime geldiğimi daha net hissetmiştim. Kenardaki havlu kağıda ıslak ellerimi sildim.

Ju Dan Tae'nin cenaze törenini yapalı iki gün olmuştu. Ne kadar umursamamaya çalışsam da kendimi bir türlü toparlayamamıştım. Bunu da ya bir Güney askeri olmasına ya da eskiden kardeşim gibi olmasına bağlamıştım.

Gerçekleri Baekhyun'a henüz söylememiştim, nasıl tepki vereceğini kestiremiyordum. Daha doğrusu Kyungsoo hariç hiç kimseye anlatmamıştım, içten içe değişik hissediyordum.

Banyodan çıkıp odama geri girdim, üniformamın ceketini giymek üzere masamın yanındaki askılığa ilerledim. Kamuflaj ceketimi kollarımdan geçirirken birden dönen sandalyeme çarpmış, kayan sandalyeyi tutayım derken neredeyse düşmüştüm.

"Hay ağzına!.." Anlık gelen sinirle ellerimi sandalyeden çekip masanın üstündeki metal kalemliği yere attım. Yanıma gelmek üzere olan Baekhyun, etrafa sıçrayan kalemlerle irkilip duraksadı.

Bakışlarımız buluştuğunda duruşumu düzelttim ve yanına gittim. "Korkuttum mu? Üzgünüm Baek."

Ellerini yanaklarıma koydu. "Neyin var senin? Birkaç gündür iyi değilsin. Ju Dan Tae'nin ölümüne bu kadar üzüleceğini bilmiyordum." Avuçlarını yüzümden çekip gözlerini kaçırdı. "Üzülecek biri değil ki..."

Bir elimi başının arkasına koyup onu göğsüme çektim ve sıkıca sarıldım. "Elbette sana o kadar kötü davranan biri için üzülmüyorum. Sakın böyle düşünme."

"Neden bu kadar dalgınsın o zaman."

"Sonra anlatacağım." Geçiştirmek için söyledikten sonra bedenimi geri çektim. "Hadi çıkalım artık."

Kapının kilidini açıp çıktım ve Baek de çıkınca tekrar kilitleyip bahçeye doğru yürüdüm. Binadan çıkarken "Sen diğerlerinin yanına git, dövüş eğitiminde görüşürüz." demiş ve onu orada bırakıp adımlarımı kafeteryaya doğru çevirmiştim.

+++

"Sehun, hareketi yanlış yapıyorsun." Dövüşen Jongin ve Sehun'u izlemeyi kesip yanına gittim. Bana döndükten sonra el hareketlerini yavaşça ve sırasıyla gösterdim.

"Önce sağ, sol ve sonra iki el birden, ardından da karna yumruk, en sonunda arkaya geçip boyun kırma yapmalısın." Anlatırken dediklerimi elimle onun üzerinde canını yakmadan gösterdim.

"Anladım, teşekkür ederim."

Tekrar yapmasını belli eden bir düdük çaldığımda ikisini izlemeye koyuldum, yeniden. Bu sefer doğru yaptığında onu başımla onaylayıp diğerlerine baktım.

Jisung'a tekme atan Baekhyun'u görmemle göz devirip yanına gittim ve kulağından tutarak onu Jisung'dan ayırdım. "Baekhyun! Dövüş yeteneklerini derslerimden uzak tut!"

Kod Adı: Bela •chanbaek•Where stories live. Discover now