8

1.2K 150 396
                                    

Aylık değerlendirmenin puanlarının açıklanmasının ardından imzalamam gereken bir sürü onay belgesi oluşmuştu. Askeriyeye "resmi" kabul belgesi, aylık rapor, değerlendirmeye katılma evrakları, değerlendirmede tanık olma evrakları, askeri başarı belgeleri ve daha bir sürü şey...

Masamın üstü tamamen kağıtlarla doluydu. Önceliği tabi ki takımıma vermiş ve aylık değerlendirmeyi başarıyla geçtikleri için onların resmi kabulünü hallediyordum. İmzalamadan önce kağıtta yazanları okumaya başlamıştım ki kapıdan gelen sesle durdum.

"Gir." dediğimde kapı birazcık aralanmış ve Jongin, kafasını o dar alandan uzatıp bana bakmıştı. "Müsait misiniz?"

"Gel."

İçeri girip kapıyı kapattı ve durgun bakışlarını üzerimde gezdirirken elindeki kağıdı bana uzattı. Ne verdiğine merakla baktığımda gözlerimi şaşkınca ona çevirip bağırdım. "Ne demek bırakma dilekçesi?!"

"Asker olmak istemiyorum. Bu yüzden bırakacağım."

"Saçmalama! Ne kadar hevesli olduğunu biliyorum Jongin. Neden bırakmak istiyorsun? Sorun ne?"

Kafasını çevirip alayla güldükten sonra titrek bir nefes verdi. Yarbay Heechul'un imasıyla konuştu. "Zaten benden asker olur mu ki?" Gözleri doldu ama umursamadan konuşmaya devam etti. "Bırakmak istiyorum."

Ellerimi masaya vurup oturduğum yerden kalktım. "Ben, Chanyeol'ün askeri dayak yiyip askerliği bıraktı, dedirtmem!"

"Bu kadar yetersiz bir askeriniz olacağına, olmaması daha iyi değil mi?" dediğinde gözlerimi kısıp kırgın bir şekilde ona baktım. "Bu ne demek Jongin? Bazen sizi gaza getirmek için bu tarz şeyler söylüyorum ama yetersiz olduğunu söylemedim asla."

"O yüzden mi sonuncuyum?" demesiyle asıl kafasına taktığı şeyin aylık değerlendirme olduğunu anladım. Derin bir nefes verip yanına gittiğimde konuşmaya devam etti. "Neden bu kadar çalışırken sonuncu oluyorum? Komutanım ben..." Küçük bir çocuk gibi ağlamaya başladığında çaresizce onu dinlemeye devam ettim. "Ben, günlerdir geceleri uyumuyorum. Sabahları diğerlerinden erken kalkıyorum. Sadece daha fazla çalışmak için. Babama yakışan çok iyi bir asker olmak için. Ama neden en sonuncu oluyorum?!"

Sesini sonlara doğru yükselttiğinde tam teselli etmek için konuşacaktım ki tekrar yüksek sesle konuşmaya başladı. "Komutanım, parkuru Jisung'dan hızlı bitirdim. Atış kısmında hedefi 12'den vuran tek kişi bendim. Ama neden ben sonuncu oldum?!" Küçük bir çocuk gibi ağlarken, ne diyeceğimi bilememiştim. Duygusuz bir komutan gibi davransam da, bu tatlı çocuğun gözlerim önünde mahvolmasını izlemek beni de bitiriyordu. Haklı olduğu için de, diyecek bir şey bulamıyordum...

Ellerimi kollarına koyup sıvazladığımda beni itip tekrar bağırmaya başladı. "Neden komutanım, neden?! Neyi yanlış yapıyorum? Hepsinden çok çalışıp hepsinden iyi yapmama rağmen ben neden sonuncuyum?!"

"Zayıfsın çünkü Jongin." Kırılacağını bilsem de belki benden duyması onda bazı olumlu yan etkiler yapar diye düşünmüştüm. Ama o, ağlaması şiddetlenirken hayal kırıklığı dolu bakışlarını bana sabitledi.

"Ben mi zayıfım?" dedikten sonra biraz duraksadı. "Bacağım sakatlandığında bile hepsinden çok şınav çektim. Serbest bıraktığınız zamanlarda diğerleri yatmaya gittiğinde ben tek başıma parkur çalıştım. Nasıl zayıf olabiliyorum komutanım?" Hıçkırıklarına daha fazla dayanamadığımda, dokuz yıllık askerlik hayatımda bir ilki daha gerçekleştirmiştim. İlk defa bir askerime sarılmıştım.

Kollarımı ona sarıp bir elimi saçlarına götürdüm ve yavaşça okşamaya başladım. Başını boynuma gömdüğünde, içimden Yarbay Heechul'a tüm küfür ve kötü dileklerimi yolluyordum. Normalde haz etmediğim birisi değildi ancak değerlendirmede hepsini fazla zorlamıştı. Bu yüzden ona karşı gerçekten sinir doluydum.

Kod Adı: Bela •chanbaek•Where stories live. Discover now