51

737 81 562
                                    

5 ay sonra

"Chanyeol, hadi uyan." Baekhyun'un huzur veren sesiyle biraz kıpırdandım. Dudaklarını yanaklarıma, burnumun ucuna ve dudaklarıma bastırıp çekiyor, baş ucumda kıkırdıyordu.

"Ya! Koca bebek! Uyansana." Elleriyle yanaklarımı sıkmaya başladığında güldüm ve gözlerimi açtım.

Güneşten daha güzel parlıyordu, her zamanki gibi. Altında gri bir şort, üstünde de siyah düz bir tişört vardı. Gülmekten kısılan gözleriyle bana bakarken onu süzmeyi bıraktım ve belinden tuttuğum gibi bedenini üzerime çekip yanağından öptüm.

"Komutanını böyle mi uyandırıyorsun sen?"

Kasıklarımda oturur pozisyona gelip güldü. "E komutanım bir türlü kalkmıyor çünkü... Başka ne yapabilirim ki?"

"Komutanın yesin seni, Baekhyun." Burnunun ucunu sıkıp gülümsedim, sonra da ellerimi belinin iki yanına yerleştirdim. Parmaklarım yavaşça kalçasında dolanmaya başladı.

"Ben kahvaltı hazırlamıştım ama komutanım yemek için beni tercih ediyorsa emrine karşı gelemem tabii." dedikten sonra sırıttı ve yanıma uzandı.

Bacaklarını bacaklarımın arasına soktu ve kollarımın arasına girip başını göğsüme yasladı. Onun en sevdiği yatış pozisyonu buydu; bana sarılıp uyumayı, bacaklarının bacaklarımın arasında olmasını gerçekten seviyordu.

Saçlarına uzun bir öpücük kondurdum. Kaslı kollarım arasında kalan vücudunu daha sıkı sardım. O da ellerini bol atletimin içine sokup çıplak sırtımda gezdirmeye başladı.

Tırnaklarını tenimde hissettiğimde güldüm ve çevik bir hareketle Baek'i altıma aldım. Dudaklarını masumca birbirine bastırıp bana baktığında eğilip burnunun ucundan öptüm.

"Yaramaz asteğmenim benim." Üstünden kalkıp onun bacağını kavradım ve yatağın kenarına doğru çektim. "Hadi git sen, geliyorum ben de."

Baekhyun mutfağa giderken ben de banyoya ilerledim. Elimi yüzümü yıkayıp Baek'in yanına gittim.

Baekhyun bir şeyler doğruyordu, arkasına geçip ona sarıldığımda başını göğsüme sürtüp güldü. Karnım sırtıyla birleşirken kafamı biraz eğdim ve yanağından öptüm.

Elindeki bıçağı bırakıp hafifçe bana döndü ve dudaklarıma masum öpücükler kondurdu. Tabii bu masum öpücükler kısa süre içinde şehvetli bir öpüşmeye dönüşmüştü. Tüm açlığımla dudaklarını emerken Baekhyun da omuzlarımdaki ellerini sabit tutmuyor, göğsümde gezdiriyordu.

Öpüşmemiz devam ederken Baekhyun'u belinden tutup tezgahın üstüne oturttum. Parmaklarım tam tişörtünden içeri girmişti ki bileklerimden tutup geri çekildi.

Tatlı bir şekilde güldü. "Ehe..."

Yanağından öpüp gözlerine baktım. "Ne oldu?"

"Kahvaltı hazırladım o kadar! Yemeden olmaz."

İçten bir kahkaha attıktan sonra onu tezgahtan indirdim. Sandalyeye oturup Baekhyun'u kucağıma çektim. Sol dizimin üstünde otururken gülümseyerek bana baktı. Dudağımın kenarından öpüp önüne döndü, yaptığı pankeklerden birini alıp üzerine çikolata sürdü ve afiyetle yemeye başladı. Öyle iştahla ve huzurla yiyordu ki ben de bir tane alıp yemek istemiştim.

Tabağa uzanıp bir tane aldım ve ısırdım. Çikolata sürmememe rağmen tadı o kadar şekerliydi ki boş boş karşımdaki duvarı izlemeye başladım.

Her çiğneyişimde ağzıma yayılan fazla şeker miktarı ağzımdakini çıkarma ve yere yığılma isteği oluşturuyordu. Sanırım Bakehyun bir iki kaşık yerine beş kaşık şeker atmıştı.

Kod Adı: Bela •chanbaek•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin