19

1.3K 159 426
                                    

Arabada daha çok eşyamız olduğundan yaralılarla daha çok ilgilenebilmek için hızlı davranmıştık. Bindiğimiz gibi Sehun'u oturma yerine yatırmıştık. İlk yardımda daha başarılı olan Dan Tae ve Minseok, malzemeleri alıp onun başına otururken Jongin'i kolundan tutup kenara çekmiş ve suratına sert bir yumruk atmıştım, sonra kendime hakim olamayıp bir daha vurdum. İlki bir asker olarak emirlerimi dinlemediği içindi, ikincisi ise zeusofksyy adlı kullanıcı içindi.

Baekhyun yanıma gelip koluma dokundu, dikkatimi ona verip sakinleşmemi istiyor gibiydi. "Oturun komutanım." Bileklerimden tutup beni sakince araba koltuğuna oturtmuş ve küçük ilk yardım kutularından birini alıp kucağıma koymuştu.

Eline aldığı pamukla, kolumdaki kanları temizledi ilk olarak. Hemen ardından, yarama tentürdiyot sürdü. Bununla birlikte omzumun yandığını hissedince dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Aslında sadece sıyırmış ama dönen mermi olduğu için epey zedelenmiş kolunuz, komutanım." Kısık sesle söylediktem sonra canımın yandığını anlamış olacak ki narince üflemeye başladı. Öne çıkan pembe dudakları ve şişen yanakları, bana olduğumuz durumu tamamen unutturmayı başarmıştı.

Hiçbir şey yapmadan sadece onu izlemeyi sürdürürken sargı bezini aldı ve yaranın üzerini sıkıca sardı. "Tamamdır..." Sevimli bir şekilde söyledikten sonra kutuyu kucağımdan aldı ve kan içinde yatan Sehun'a baktı. "İyi olacak, değil mi komutanım?"

Her ne kadar iyi olmasını istesem de böyle bir soruya kesin bir cevap veremezdim. Baekhyun'a olumlu anlamda söz vermek kolaydı ama sonuç olarak Tanrı değildim ve geleceği göremezdim. Bu yüzden olası bir kötü durumda "iyi olacağına söz vermiştiniz" diye bana saldırabilirdi de.

En iyisinin onu cevapsız bırakmanın olacağına karar verdikten sonra bileklerinden tutup Baek'i kendime çevirmiş ve elleriyle tuttuğu malzeme kutusundan pamuk çıkarmıştım.

Yaralarına bakmak için sol elimle çenesinden tutup başını ışığa doğru çevirdim. Neyse ki kaşı patlamamıştı, sadece aldığı darbeden dolayı yüzünde kanayan birkaç yer vardı. Minik suratındaki kanları temizleyip birkaç yerine yara bandı yapıştırdım.

Yorgun bir ruh haliyle kollarını sıvazlarken sordum. "Başka bir yerinden yaralandın mı?"

Kafasını olumsuz anlamda salladıktan sonra gözleri tekrar Sehun'la buluştu. Jongin de başında oturup sesli bir şekilde ağlıyordu.

"Onlar sevgili, değil mi?" Sadece Baekhyun'un duyabileceği şekilde fısıldadım, başka kimse duymasın diye ona yaklaşmıştım.

Sert tepki vereceğimi düşünmüş olmalıydı, korkuyla geri çekildi ve gözlerini yere dikti. Sanki söyleyip söylememek arasında karar veriyordu.

"Komutanım..." deyişinden her şey çok net anlaşılıyordu zaten.

"Sorun yok," dedim. "Bu bir sıkıntı değil Baekhyun."

+++

Şehirdeki en yakın hastaneye gitmiş ve Sehun'un acil durumunu kontrol altına aldırmayı başarmıştık. Sonrasında ise askeriyeye çabucak dönebilmek için helikopter istemiştik.

Kısa sürede hastane çatısına varan helikoptere binip yol aldık. Sehun uyuyordu ve Jongin hâlâ ağlayarak başında oturuyordu.

Herkes mutsuz, yorgun ve sessiz bir şekilde oturuyordu. Bense Sehun'un nasıl çelik yelek giymemek gibi bir hata yaptığını düşünüyordum. Onları bu konuda birçok kez uyarmıştım...

Bir saat geçmeden Seul'e dönmüş ve askeriyeye giriş yapmıştık. Kapıda bizi karşılayan erler, yaralıların yürümesine yardım ederek onları revire götürdü.

Kod Adı: Bela •chanbaek•Where stories live. Discover now