18. Bölüm "Yüzleş Onunla"

4.5K 418 366
                                    

Neydi bu şimdi? İlk olarak ne uzak kalmasıydı bu? Ben miydim o dediği?

Baekhyun'un, önündeki notların sayfasını çevirmesiyle irkilip yeşil not kağıdını tuttuğum gibi cebime sıkıştırdım.

Bana mı diyordu bu çocuk? Kitabı sertçe kapatıp gülerek göz devirdim. Kimse bana emir veremez çömez! Hele de beni değersiz varlığından kaçmakla suçladıktan sonra. Uyurken kaçmıyormuşum. Üç gün kafa izni verdim kendime diye kaçmak mı olmuştu adı? Pekala bunu ben söyleyebilirdim kendime ama o söyleyemezdi.

"Sağol." Omzuma çarpan el ve Baek'in sevecen sesiyle uyandım düşüncelerimden epey sarsıntılı bir şekilde. Kafamı çevirip yüzüne baktığımda suratımdaki donukluğu fark etmiş olacaktı ki duraksayıp merakla kaşlarını çattı.

"N'oldu? Teşekkür etmede biraz geciktim diye yapıyorsan?"

"Daha neler." Gülüp gözlerimi başka bir yerlere çevirdim. Kafamdaki karmaşa yüzünden sıradaki cümleyi kurmakta bile zorlanıyordum.

"İyiyim, aklım bir şeye takıldı sadece. Ve önemli değil." Kafamı bir anda kitaba gömdüm Baekhyun ve etraftaki bir kaç kişinin garip bakışları arasında.

"Akşamları Chanyeol'le yiyişmek yerine sıkı çalışıp sınava kadar kapat arayı biraz."

Kafama yediğim sayfa yığınıyla burnum, ellerimin üstünden kayıp kitaba çarpmıştı sertçe. Ve miyavlar gibi dehşet dolu bir sesle kafamı acı içinde geri kaldırdım.

"Herkes sen değil. Ayrıca Chanyeol'ün ne yaptığını bilsen utanırsın bu söylediğinden."

"Yoksa donuna alarm mı taktırdı yaklaşınca ötsün diye?" Kafamı hafifçe sallarken alay eder gibi güldüm. "N'apıyormuş lüüütfen, söyle de utandır beni."

Elini sırt çantasına atıp koca bir defter çıkardı. Dizlerinin üstüne koyup gülümseyerek defterin kapağını kaldırdığı sırada merakla onu izliyordum.

"Akşam dokuzdan sonra bir kaç saat kımıldamadan ders çalışma kararı aldık." Bana baktı anlatmaya devam ederken. "Malum ikimizin de açığı dağ gibi. Ortalarda göremeyince bazen kitaplarımı kaybettiğimi sanıyordum. Meğer Chanyeol bırak benle yiyişmeyi, kendi sınavlarını bile siklemeden kitaplarımı alıp çalışacağımı söylediğim yerlerden not çıkarıyormuş benim için. Bu da o işte."

Defteri kucağıma verdi sertçe. "Ve sırf rahat ders çalışmam için iki gece yan odada yattı.

Dudaklarım 'o' şeklini alırken gülmeye başladım hayranlıkla. "N'aptın sen bu çocuğa?"

Bana söylediği yerde utanmaya başlayan oydu muhtemelen. Yanakları kızarırken tüm dişleriyle sırıtıyordu. Ben de defteri açıp hızlı hızlı sayfaları çevirmeye başladım.

"El yazısı benimkinden güzel olacakmış neredeyse. Ve mantıklı yerleri almış, adama bak. Bir şeyde de yeteneksiz ol be!"

Baekhyun az önce defterle birlikte çantasından çıkardığı kalemi önündeki kitabın üstünde yuvarlamaya başladı düşünceli düşünceli. "Her şeyde yetenekli..."

"Pekala. Bu çocuğu seviyorum."

"Nereye gidelim bu arada?" Defteri geri alıp başını üstüne koydu. "Kafeyi sen seç. Playstation nasıl ya da? Gece de çıkabiliriz."

"Çıkışta?"

Sorar gibi baktığımda Baekhyun kafasını sallayıp bakışlarıyla onayladı.

"Çıkışta... Olur. Olabilir. Gidelim!"

Gün bitene kadar bir kaç kez daha sormayı denemiş olsam da işe yaramamıştı. Benimle konuşacağı her neyse alamamıştım ağzından konuya dair herhangi bir şey. İnatçıydı da. Baekhyun bu tabii.

Channie Says SpecialTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon