Orphdogus

1K 165 74
                                    

O gün ev halkı biraz gergindi.

Jongin az önce gerçek bir prens gibi odadan çıktı. Duyduğuma göre bir yemeğe gidecekmiş. Geveze çocuk çok mutlu. Ama onun yanında siyah-beyaz görüşümün kontrastını düşüren bir aura var. Sehun'un aurası.

Yüce Sehun... Onu müjdeli haberimi aldıklarında bile bu kadar mutsuz görmemiştim. İnsanlar birbirini anlamakta gerçekten zorlanıyor, benim masum oğlum bu aurayı kaçırmış olmalı ama evde tecrübe sahibi kutsal bir tür yaşıyorsa o, bu detayları asla kaçırmaz.

Oğlum dışarı çıktıktan sonra Jerry Sehun'a bir şeyler söylüyor. Sonrası Jongin'in lise zamanlarından beri izlediği sanat filmi sahnelerindeki gibi gelişiyor. Havada uçuşan nesnelere beni de eklemeye çalışan Sehun'a usulca "Dur." diyorum. Bu yaşlı cüsse sizin gençlik asabiyetinize alet olmayacak. "Elini gövdemden sakince çek."

Yine de bu çocuğu seviyorum. Oğlumu emanet edebileceğim biri. Başlarda onu zorlu testlere sokmuş ve defalarca sabrını ölçmüştüm. Güzeller güzeli sahibem, Jongin'i bana emanet edip gittiğinden beri yanına yaklaşan bütün erkeklerden daha sabırlı çıktı. Birbirimizi sevmiyor gibi görünsek de yine insanların duyularından kaçan şeyleri ben fark ediyorum. Vicdanlı ve samimi bir çocuk. Bunu her kim yalanlamaya kalkarsa benimle tartışmak için karşıma geçebilir.

Uzun kulaklı bir arkadaşı var, o çocuğu sevmiyorum. Bana karşı platonik bir şeyler beslediğinin farkındayım yine de onu kırmadan uzak tutmak için elimden geleni yapıyorum. Dişi bir köpekle nasıl konuşulması gerektiğini kesinlikle bilmiyor ve bana her geldiğinde "oğlum" diye sesleniyor. Birkaç kez ona arkamı dönüp dikkatli bakmasını istedim, her seferinde naz yapıyorum sanıp önüme geçti ve kulaklarımı çekiştirmeye devam etti. Nezaket kurallarını bilmeyişinden, daha önce bir köpekle fazla iletişim kurmadığını anladım. Ve mecburen onu olduğu gibi kabul ettim.

Hislerim, oğlumla arasında bir problem olduğunu söylüyor. Dürüst olmak gerekirse bunu da Sehun'dan duydum. Gençler ağzından çıkanlara hiç dikkat etmiyor, Chanyeol denen uzun kulaklı çocuk sonunda yıllardır etrafında gezindiği köpeğin, serseri bir Husky erkeği değil, zarif bir Labrador dişisi olduğunu öğrendiğinde suçu ismime attı. Ve oğluma ahmak dedi.

Oğlumla aramda uzun zaman tartışma konusu olmuş bu isim yüzünden ben çok kez daha ağırlarını söylemiştim fakat insanlar der ki: Bir anne ve oğulun arasına kimse giremez. Yani onu bana verdiği isimden dolayı sadece ben ahmak bulabilirim.

Sahibem -ruhu kutsal kemik suyuyla yıkansın- başta bana Miranda ismini verdiğinde henüz sadece koku alma yeteneğiyle hayatını devam ettiren genç ve toy bir kızdım. O ismin verdiği özgüveni hatırladıkça derin bir iç çekerim. Sonra oğlu olduğunu söylediği, köpek yaşıyla benim o zamanlardaki yaşıma denk bir çocuk gelip bana bir önceki öğününde yediği şeyle seslenmeye başladı. Yıllarca bunalımdan bu isme tepki vermedim. Sonra güzel sahibem bizi terk ettiğinde boyun eğdim. Miranda ismi onunla birlikte gökyüzüne karışmıştı. Gitmeden önce bana emanet ettiği oğluna sahip çıkacak ve onunla birlikte, bana verdiği bu isimle büyüyecektim.

Sahibemin hayattaki en büyük şanssızlığı evlendiği adamdı. Beni severdi fakat ben ondan hiç haz etmezdim. Bana Miranda diyererek yücelten o güzel kadını birçok kez üzdüğüne şahit olmuştum. Aradan benim için uzun, insanlar için sadece üç-dört yıllık bir zaman geçtiğinde Jongin'i o evde ben bile tutamadım. Tam onunla birlikte gidecekken bana ağlayarak, "Sen burda kalacaksın." deyip beni de terk etmişti.

Jongin'in yokluğunda o evde kederden hastalanmadığın için kendimi şanslı sayıyordum. Ama ben kendimi şanslı saymayı daha bitiremeden eve iğrenç bir kadın geldi. Türüme hakaretler yağdıran o kadından sonra artık sonumun geldiğinden emindim. Fakat benim güzel oğlum kendi ayakları üzerinde durabilen insanlardan biri olmuş ve bana gelip yeniden kucak açmıştı.

Channie Says SpecialWhere stories live. Discover now