34. Bölüm "Toksik"

1.9K 207 253
                                    


Birinin gözlerinde pişmanlığı bu kadar net gördüğüm sayılı anlardan birindeydim. Bükülmüş beli, öne düşmüş başı, ağırlık taşımaktan uzamaya başlamış kolları, çökmüş omuzlarıyla, hatta her tutamı başka yere bakan saçlarıyla birlikte tüm uzuvlarından pişman ve yorgun yakarışlar duyuluyordu.

"Hadi!" Önümde son raddesine gelmiş, düşüp bayılmak üzere olan çocuğun kıçına bünyesinin kaldırabileceği şiddetle bir tekme vurmuştum. "Daha çok var."

Hayattan en büyük zevki aldığım anlardan biri de buydu. Sözümü dinlemeyip başına buyruk davranan arkadaşlarımın yaşadıkları kötü sonuçları, bütün piçlik ve içtenliğimle daha da ağırlaştırmak. Yüzümde sakin bir ifade varken içimdeki, intikam ateşleri içinde göğe doğru kahkahalarla haykıran Sehun'u dışa vurmuyordum.

"Chanyeol'den örnek al biraz." Uzakta babamın peşinde yavru ördek gibi gezinen çocuğa baktım. "Bak, kendi işini bitirdi bile."

"Ben eve gidiyorum." Baekhyun daha fazla dayanamayacakmış gibi kucağındaki koliyle birlikte bana dönüp koliyi bendekinin üstüne koyarak kaçmak üzere bir hamle yaptığında "Yoo, bir yere kaçmak yok Pororo." diyerek onu bendeki koliyle iterek durdurmuştum. "Bi karar verip buraya geldiysen sonuçlarına katlanacaksın. Sanki önceden bilmiyordun, sanki hiç anlatmadım!"

Ben gülümserken o ağlayacak gibi tiz bir ses çıkarıp daha hızlı yürümeye başlamıştı önümde.

"Her kolide vereceğim karara sövdüm zaten. A- aslında, bunu alırken baygınlık geçirecek gibi olduğum için unutmuştum. Vereceğim kararı sikeyim."

Sabah ikimiz de 6'ya 10 kala Chanyeol'ün dürtmesiyle uyanmıştık. Daha doğrusu ben istemeden de olsa uyanıp doğrulmuştum ama Baekhyun uyanmadığı için üstünü Chanyeol'le birlikte değiştirmiştik. En son da, ben dolabımı tişört bulmak için karıştırırken göremediğim biri tarafından Baekhyun'un gözleri kapalı halde görüş alanımdan kapının dışına doğru sürüklendiğini görmüştüm.

Baekhyun evden çıkana dek klozet dahil göt koyulabilen her yerde en az beş dakika kestirmiş, Chanyeol ise babam tarafından yılın örnek evladı seçilmişti. Arada bir Baekhyun'u kendi haline bırakıp babama kahvaltı hazırlarken yardım etmiş ve babamın odaya gelmesi gerekmeden kendi uyanıp bizi de uyandırdığı için sıkı bir övgü de kapmıştı. Ben de hala evin figüranıydım ve hazırlandıktan sonra ortalarda çökük göz altlarıyla dolanıp onları gözlemlemek dışında bir şey yapmıyordum.

Kahvaltıda babam çocuklara neler yapacağımızı ve işin detaylarını anlatırken onu tek dinleyen de Chanyeol olmuştu. Ben zaten olaya hakim olduğum, Baekhyun da ağzında bir lokma pirinçle uyuyakaldığı için sohbet sadece babam ve yeni en sevdiği oğlu arasında geçiyordu.

Saat 7'ye gelirken üç buçuk kişi evden çıkmıştık. Gözleri parlayan, yeni ve yorucu bir güne hazır Chanyeol pikapta babamın yanına, öne oturmuştu. Ben de arkalarında Baekhyun'la oturmuştum. Ve babamın çaldığı hareketli parçalar onu tek başına ayakta tutmaya yetmediği için dizlerime yatmaya yeltendikçe elimle dik pozisyona getirerek gitmiştim yolu.

"İşimiz öğlene kadar biter, sonra en sevdiğim lokantada size ganjanggejang ısmarlarım. Böyle güzel yengeç eti yemedim diyeceksiniz. "

Hayata tutunabilmek için vaatlere ihtiyacı olan Baekhyun olsa da babamı asıl dinleyen kişi Chanyeol'dü.

"Yapacak fazla bir şey yok zaten, yorulmadan hallederiz." Dikiz aynasından babamla göz göze gelmiştim kendi çabamla. Bu yalanları çok duydum diyen bakışlarım, onunkilerdeki baba olmanın kattığı ağırlık altında ezildiğinde boyun eğdim. Beni aradan çıkaran babam bu kez Baekhyun'a dikmişti gözlerini.

Channie Says SpecialWhere stories live. Discover now