31. Bölüm "Karmaşa"

2.4K 218 151
                                    


"Sehun bu halin ne?"

Chanyeol'ün geçici aşk yuvasına gitmiştim o gece ve Baekhyun'un sorusuna sadece gözlerinin içine bakarak cevap verebilmiştim. Chanyeol'ün normalde kaldığı öğrenci evi olarak adlandırdığı sırça sarayda geniş salonun ortasında Baek'le karşı karşıya oturuyorduk.

"Halim?"

Anlamsız birkaç kelime edecekken durup gözlerimi kapattım. O mesaj ekranını zihnimde canlandırmam fazla uzun sürmemişti. Kafamı sağa sola çevirip düş bulutunu dağıtmaya çalıştım. Baekhyun'un meraklı bakışları hala yüzümdeydi.

"Yeol nerde kaldı? Alacağı 3-5 bira."

"3-5 mi?" Baek'in bakışları hayret dolmuştu. "Sadece kendin için bir kasa, %9 alkollü bira sipariş ettin Sehun." Ellerini bağdaş kurduğu dizlerinden yüzümü kavramak için bana çevirmişti. Kafamı üstten bir yerlerden tutup bakışlarımı kendisine çevirene kadar sarstı. "Telefonda da bir şey söylemedin. Neyin var?"

Baekhyunla aramızda daha önce hiç yaşanmamış türden solgun bir diyalog gelişmişti. "Baek..." Yüzüne bakarken sakin bir gülüş yerleştirmeye çalıştım dudaklarıma. "Bu gece sadece konuşalım. Hiçbir şey sorma. Soru yok. Çünkü cevap da yok. Bilmesen de anla beni. Tek istediğim bu."

Ellerini kararsızca çekip yeniden dizlerinde birleştirdi. Bakışları hala bendeydi.

"Tek söyleyebileceğim, seni bu hale sokan dert bana neler yapar... Tahmin edemiyorum."

Benim sessizliğimin ardından konuşmaya devam etti. "Er yada geç söyleyeceksin. Zorlamıyorum. Ama her neyse işte, bilirsin... Ben senin yanındayım. Bu seferlik hatta sana izin bile veriyorum. Eğer yine bi kızı düşüremediğin içinse bu halin ki sanmıyorum ama öyle olmasını umuyorum... Beni istediğin şekilde kullanabilirsin."

Baek'le genel yumruk çakışımız benim istemsiz bakışlarımla gerçekleştikten sonra o ayağa kalkıp kapıyı açmaya gitmişti. Yeol muhtemelen vücudunun her bir uzvu bira poşetleriyle dolu olduğu için kapıyı açamamış, can havliyle zile basmıştı.

-

Sekiz, belki dokuzuncu biramdan sonra midem fena halde bulanmaya başlamış ve koca evde bakışlarımla banyo aramaya başlamıştım. Bir yandan elim hep ortada telefonumun üzerindeydi. Arama ihtimalini düşünüyor, bir yandan da ararsa nasıl konuşur, ne derim onu planlıyordum.

"Saat geç oldu. Neden aramadı? Yine mi başı belada?" Bitmek üzere olan son bira tenekemi elimde çevirirken bakışlarım yerdeydi ve aptal aptal mırıldanıyordum.

O saate kadar Chanyeol ve Baekhyun ilişkilerinde kazandıları acı deneyimleyden bahsetmişti benim anlam veremedikleri acıma ortak olabilmek için. Ama son dediğimden sonra Chanyeol eliyle yüzümü kendine çevirip fısıldamıştı.

"Her kimse bana anlatabilirsin. Baekhyun'a söylemeyeceğim."

"Chanyeol seni duyabiliyorum."

Tenekeyi yere attım ve yüzümü kurtardım Chanyeol'ün ellerinden.

"Şşş!" İşaret parmağım dudaklarımı yarım yamalak örterken kaşlarım yukarı kalkmıştı. Chanyeol'e baktım. "Baek seni duyabiliyormuş."

Kafam kendiliğinden düştüğünde üzerime çöken yorgunlukla sırtımı arkamdaki kanepeye dayadım.

"Bana soru sormayacağınız için rahatım. Soru soracak olsanız şuan ne yapacağım diye inlemekten çekinirdim." Gülümsedim ve sırayla ikisine baktım bayık gözlerle. "Ama sormayacaksınız. Böylelikle çekinmiyorum. Ne yapacağım?" Soruyu sorarken gülümsememe istemsizce bir tür acı ifadesi eklenmişti. "Ne yapacağım cidden?"

Channie Says SpecialHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin