22. Bölüm "Kendime İlk Kez İtiraf Ediyordum."

4.4K 411 193
                                    


"Dostum şunu biraz sakin anlatır mısın?"

Uykusuzluk ve mutsuzluktan morarmış göz altlarım ve darmadağın halimle bir yandan başım ve omzum arasında telefonu sabit tutmaya, bir yandan da bağcıklarımı bağlarken telefondaki boğuk sesin söylediklerini anlamaya çalışıyordum. Ki bu o kadar kolay olmuyordu çünkü sarı saçlı dostum kelimeleri dışarı çıkarmadan önce ağzında iki tur çiğniyor gibiydi bana anlatırken.

"Nesini anlamıyorsun?! Ya ben yurda nerden girildiğini unuttum... Chanyeol'ü istiyorum Sehun! Telefonlarını açmıyor. Kavga ettik. Benim suçumdu. Ben bi götüm. Evet göt. Ben götüm Sehun. Bana göt de!"

"Göt!" Bağcıkları ayakkabıların içine sıkıştırayım derken yüzülecek aşamaya gelen parmaklarımı üflemeye başladım. "Taksi param yok, otobüsle mi geleceğim bilmiyorum, yürüsem halim yok! Gelince ne yapmam gerektiğini bile anlamadım!"

Ayakkabılarımı bağlama işi bittikten sonra ceketimi elime alıp koşarak çıktım kapıdan. "Umarım beni bu halde oraya kadar yürütmene değer her ne olduysa."

Söylediklerinden anladığım kadarıyla yurdun önünde bir Baekhyun vardı. Kıvrak zekamı kullanıp ana caddeye çıktığımda bi taksi durdurdum. Ondan tahsil ederdim ücretini.

Kendime göre sorunlarım vardı. Pekala bugün çekip giden o herif değildi sorunum. Yanlış anlaşılmış olmamdı sadece. Ama her neyse benim bi hayatım vardı ve gece yarısı muhtemelen sarhoş olan Baekhyun'u yurdun önünden toplamak için çağırılıyordum. Normalde sorun etmez ve zevkle gidip hayatlarına maydonoz oldurdum. Ama bugün lanet bi gündü! Demek istediğim öfkeliydim sadece. İnsanın her günü aynı olamaz ki sonuçta.

Kafamdaki düşüncelerle tartışmayı kesip taksi hedefe ulaşınca şoföre beklemesini söyledim.

"Bakın, buralardan sarışın birini bulup geliyorum hemen."

Adam pek ikna olmasa da dediğimi yapıp beklemeye başlamıştı. Ben de yurt girişine geldiğimde yeniden aradım Baekhyun'u.

"Sehun?"

"Baekhyun sen nerdesin?"

"Sehun bana Chanyeol'ü getir!"

Telefonu indirip karanlık sokakta yankılanan sesin olduğu yere gittim. Hem telefondan hem sokaktan geliyordu ses. Tam girişte güvenlik görevlileri tarafından yurdun dışında tutulan bir Baekhyun gördüğümdeyse neredeyse çığlığı basacakken zor tutmuştum kendimi. Son hızda koşup beni fark eden görevlilere ellerimle durun işareti yaptım ve yanlarına vardığımda soluk soluğa araya girdim.

"Sen kimsin?" Adamlardan biri en az benim kadar yorgun halde sordu bana bakarken.

"Sehun dostum!" Baekhyun kollarını adamlardan kurtarıp sırıtarak boynuma atlamıştı. Bense bayılacak gibi bir ifadeyle adamlara kendimi tanıttım Baekhyun'un kolları arasında.

"Ben arkadaşıyım. Çok özür dileriz. Yani n'oldu tam olarak bilmesem de onu götüreceğim hemen. Lütfen affedin."

Baekhyun bana sıkıca sarılırken her ne kadar zor da olsa eğilmeye çalışıyordum adamların önünde.

"İçmiş ve Chanyeol diye bağırıyor." Görevlilerden biri az önce bi gerizekalıya çattığını anlayıp giderken diğeri benimle konuşuyordu. "Kim o, bu yurttan biri mi?"

"Evet ikisi de bu yurttan. Ama lütfen affedin. Normalde böyle şeyler yapmaz. Başarılı ve çalışkandır."

"Sehun Chanyeol'ü ara."

"Sus yoksa elimden bi kaza çıkacak."

Adam zavallı der gibi Baekhyun'a bakarken birden sesini yükseltip diğerinin yanına yürümeye başladı. "Onu yurt yönetimiyle halletmek zorunda. Şimdilik götür onu burdan."

Channie Says SpecialWhere stories live. Discover now