Aylardır beni dinleyip yanımda olan arkadaşlarıma ve o sürede bana kırgın olan okuyucularıma ithaf ediyorum.
---
Bayan Jung elinde tepsiyle salona geri döndüğünde kafası pencereye dönük bir Jongin ve düşünceli düşünceli halıya bakan bir ben karşılamıştı onu. Jongin'in aklında ne tilkiler döndüğünü bilemem ama tek bir şeyden emindim ki ortam, tüm kasvetini benim para meselesi yüzünden kafamın üstünde dönen kara bulutlara borçluydu.
"Buraya hazırlıyorum. Yemeği burda yiyin." Tepsiyle bize değil masaya yürüdüğünü ikinci seferde anlamıştım. Yemek masasına tabakları bir bir yerleştirirken Jongin'le sohbete devam ediyordu. Jongin ise düşünceli bakışlarını söndürüp gülümsemeye başlamıştı yeniden kadını dinlerken.
"Sehun'un bir senesi kaldı, değil mi Sehun? Jongin, senin okulun ne zaman bitiyor?"
Jongin'in gülümsemesi de sönmüştü böylece. Bir şey söylemekle söylememek arasında düşünceli düşünceli dudaklarını oynatırken devreye bir anda ben girmiştim.
"Jongin'in son senesi bu, Ahjumma." Son derece doğal veriyordum yanıtını. Jongin yine işine karıştığım için ters ters bakıyor olsa da görmezden geldim.
"Duyduğuma göre birkaç dersten kalmış. Sınavları geçemezse seneye birlikte bitireceğiz gibi görünüyor. Bizim okulda sistem biraz karışık da..."
Jongin göz devirirken kadın şaşkınlıkla döndü bize yüzünü.
"Ne kalması? Derslerinin iyi olduğunu söylüyordun bana."
Jongin tam kafasını sallayıp bir şey söyleyecekken yine ben girdim büyüyü bozmasın diye.
"İşte Ahjumma bir şeylere kızıp acısını kendinden çıkaracağı yaşı geçtiğini ben hatırlatacağım ona."
Jongin suratıma kim bilir ne biçim bakıyordu. Ama ben Ahjumma'nın devamlı maydanoz olduğum için bıkkın görünen ifadesine odaklıydım o an.
"Eminim düzelteceksin. Bir sorunun olduğunda benimle konuşabileceğini biliyorsun."
Jongin gülümseyerek başını sallarken ona bakmak için güvenli bir an olduğunu biliyordum. Bu yüzden yaptım. Kısa bir an göz göze geldiğimizde ben kendimden emin bir tavırla gülümsüyordum, onunsa suratı benimkiyle rastlaşınca asılmıştı.
Masa kurulunca sohbet orda devam etmişti. Jongin'in bütün yalanlarını ben üstleniyordum. Ahjumma da her söze girdiğimde Jongin yerine azarlar gibi bakıyordu suratıma.
"İştahına bile bir şeyler olmuş. O tabağın şimdiye dek iki kere bitmiş olması gerekirdi."
Jongin çubuklarla yemeğini karıştırırken Ahjumma'nın söylediği şeye tepkisiz kalmıştı. Bu kez ben de söylememiştim bir şey.
"Ahjumma, şimdi Jongin artık burda ya..." Bu olayın üstüne sürekli gidiyordum ki herkes iyice kavrasın. Özellikle de yanımdaki beton surat. Ahjumma söze girmemle gülümseyerek bana bakmaya başlamıştı, Jonginden ise bilmem kaçıncı kez sıkı bir göz devirme kapmıştım.
"Diyorum ki artık hep burda, temelli yanıma taşındı ya..."
"Evet Sehun?" dedi kadın sonunda konuya gelmemi ister gibi.
"İşte diyorum ki Jongin burda artık. Bunu söyleyecektim." Sakince ağzıma götürdüm koca bir lokma pirinci.
Kadına da bir parça usanmışlık bulaşmıştı, bakışlarından bunu anlıyordum. Buna rağmen Jongin dışında herkes gülümsedi ve yemek devam etti aynı sükunetle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Channie Says Special
FanfictionTuhaf. Galiba beni ve onca yıllık yaşantımı tanımlamaya yeterli bir kelime. Başka kelimeler de biliyorum ama ben Baek değilim genelde küfür etmem. Ben kirayı tek üstlenmek pahasına ev arkadaşı istemeyen biriydim. Bilirsiniz, misafirim varken başkası...