29. Bölüm - Part 1 "Beraber Susmak"

2.5K 321 77
                                    

Yine harici yazıyla hikayeyi kirletiyorum lakin lütfen okuyunuz.
Bölümün yarısını yayınlıyorum (Hem önemli yerlere daha geniş dikkat çekmek için hem de planladığımdan erken yayınlamak için birnevi acele ettim.) "wtf o kadar bekledik neden kısa" demelik bi durum yok sakin olun devamı hazır olunca -belki yarın- burda olacak.
Sizi seviyorum. Seni de Agust, fazlaca tatlısın..

--

Tom Odell - Another Love

"Hoşgeldim Jongin!" Eşikten girdiğim anda beton külçesi gibi kapıyı koca bir tokat darbesiyle oyuğuna yerleştirmiştim. Yani ilk defa evimin kapısı bana bu kadar ağır geliyordu. Veya ilk defa kollarım bu kadar güçsüzdü kudretli kapım karşısında.

Anahtarları kenardaki dolaba fırlatıp boş salondan kapalı yatak odası kapısına çevirdim gözlerimi. "Hoşgeldim! Evdesin biliyorum. Saat onbir oldu. Aklı başında, başı da belada bi baş belası bu saatte evde olmalı."

Bir anda tuhaf bir yanık kokusu burnuma gelince kaşlarımı çatıp mutfağa doğru çevirdim başımı önce. Çantamı ceketimle birlikte yere attım ve bir kaç adım mutfağa doğru ilerledim. "Jongin?"

Mutfakta orta tezgaha yığılmış bulaşık tabaklardan ve aylar önce aldığım cips paketlerinden başka ilgi çekici birşey yoktu. Bu arada cips paketlerini benim açmamış olmam, evdeki misafirimin mutfak çekmecelerimi karıştırıp bu piçin parasıyla alınmış gıda maddelerini tırtıklaması da ekstra hoşuma gittiği için tatlı tatlı gülümsemeye başlamıştım yüzüm içeri dönük şekilde mutfaktan ayrılırken.

"Bi yerden yanık kokusu geliyor..." Etrafıma bakarak kaçamak bir gülümsemeyle yatak odasına doğru yürüyordum. "Odamda ben yokken neler yapıyorsun Jongin?"

Kapıdan girdiğim anda o yanık kokusuna sebebiyet veren dumanın arkasını dönük birilerinin elinden yukarı yükseldiğini görmemle yüzüm düşmüştü. Yatağın diğer tarafında yüzü pencereye dönük, dirseklerini dizlerine yaslamış otururken benim girmeme herhangi bir tepki vermemişti. Üç-beş saniye dikilip onu izledim. Sigaranın külünü açık pencereden dışarı döküp geri yerine aynı pozisyonda oturmak dışında hiçbir aksiyon yoktu halinde.

"Seninle evini paylaşan insana teşekkür etme şeklin bu mu desem vereceğin cevap belli o yüzden bir şey söylemiyorum galiba." Yavaş yavaş yanına yürümeye başladım. Üstünde hala benim siyah tişörtüm altında da şortum vardı. Saçları gece gündüz yata yata her yana dağılmıştı arkadan gördüğüm kadarıyla. Tam yatakla pencere arasına kadar geldiğimde yüzünü sola çevirip sigara tuttuğu sağ elini amaçsızca yüzünün görüş alanımdaki kısmına kaşır gibi sürmeye başlamıştı.

"Saçını yakacaksın." Bileğinden tutup kolunu kendime doğru çekerken yanına oturdum.

"Odayı havalandıracağım." Yüzüme bakmadan bileğini çekip dizine koydu. Sesinin boğuk çıkması biraz şüphelendirmişti beni. "Çıksana şimdi."

"Sen baksana bana..." Şüpheyle öne doğru eğilip yüzünü görmeye çalışmamla biraz daha çevirmişti başını. Öyle kalıp birkaç şey daha söyledim bana bakmasını umarak. "Yüzünü benden saklamanın iki sebebi olabilir. Bir, dayak yedin ve evden çıktığın için ikinci dayağı yemekten korkuna yüzünü göstermek istemiyorsun. Ama bunu eliyorum çünkü öyle olsa eve geri dönemezdin."

Kafasını bana çevirmemekte ısrar ettiği için geri çekilip biraz duraksadım. Sonra tekrar ona çevirdim yüzümü. "İkinci seçenek... Ağlıyorsun." Korkulu bir gülümseme çökmüştü yüzüme önce. Ve ona bakarken giderek sönmeye başlamıştı. Burnunu çekmesiyle içimde birşeylerin biraz daha hızlı kan pompalamaya başladığını hissetmiştim. "Ve neden bilmiyorum, saçma bir şekilde ilk iltimalin gerçek olmasını dilerdim."

Channie Says SpecialHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin