21. Bölüm "Bence Çıkarmayalım..."

4.6K 401 432
                                    


Odanın kapısını kapatıp içeri girdiğimde direk yatağıma ilerlemek yerine bir süre kapının önündeki pozisyonumu koruyup heykel gibi hareketsizce düşünmeye çalıştım. Vücudumun tek bir noktasını bile oynatmadan sadece beynimi çalıştırmalıydım.

Evden içeri girdiğimiz anı hatırlıyordum. Ve bunu yaptığım ilk an vücudumdaki kıpırtısızlık sabit kalmış olsa da rengimin değiştiğini hatta yavaş yavaş soğumaya başladığımı hissediyordum.

İçeri girdiğimiz ilk an neden sıradan canlanmıyordu kafamda? Birinin sırtında uyuklarken gelip öylece yatağıma fırlatılıp serbest bırakılmış gibi hissettirmiyordu hatırladıklarım. Fazlası vardı. En azından odama girene kadar. Kendim yürüyordum ve biri asla olmaması gerektiği kadar yakındı bana.

Parmak uçlarımda yalpalayarak yürürken bir şeyler söylüyordum gülerek. Gülüşmeleri hatırlıyordum. En azından kendiminkileri.

"Dikkat et düşeceksin."

Aldırmadan odama yürümeye devam ediyordum. Karanlık salonda sadece kendi kahkahalarımı duyabiliyorken arkada biri daha eşlik etmişti bana sesiyle. Dikkat etmemi söylüyordu.

"Sıkı tut o zaman."

Beni tutmaya çalışan kolları yakalayıp kendime çektim. Gülümseyen yüzüne baktıkça daha sıkı tutunmak istiyordum. Düşmemek için, ya da , her ne için olursa olsun.

"Jongin."

"İçeri girip uyu."

"İstemiyorum."

Sözüm bitmeden tuttuğum kollarından iteklemeye başladım kapalı olan kapıya. Ayakları geri geri giderken yüzü bana kuşkuyla bakıyordu.

"Sehun." Yüzlerimiz arasındaki bir karışlık mesafeyi açmak için yaptığı ilk hamleyi elimle yüzünü tutarak karşılamış ve bunu yapmasına izin vermemiştim.

"Efendim?"

Sırtını kapıda hissettiğinde yüzüne garip, rahatsız bir gülümseme yerleşmiş ve bir şeyler mırıldanmıştı.

"İ-ikinci kez aynı hatayı yapmam."

"Ne hatası?" dedim ondan daha içten bir ifadeyle gülerek.

"Kafan iyiyken-"

"Yani?" Konuşmasına izin vermeden dakikalardır gözümü ayırmadığım dudaklarına götürdüm baş parmağımı.

"Dudakların neden bu kadar yumuşak?" Dalgınlıkla gülümsedim baktığım yere. Yatak odamın kapısında ikimiz dip dibe dikiliyorduk. "Yaparken hamuruna fazladan kabartma tozu katmış gibi."

"Bu kadar yeter."

"Kabartma tozu mu?"

Kollarımın arasından kurtulup arkasını döndü ve az önce sırtının dayalı olduğu kapıyı açtığı gibi kolumdan tutup beni içeri itti.

"Git uyu Sehun."

"Beraber?"

Ben gülerken o durumdan fazla zevk alıyor gibi değildi. En azından bakışları ve donuk vücudundan anladığım kadarıyla.

Bir şey söylemeden geri dönüp gideceği anda beni son ittiği yerden ilerleyip ellerimle belini kavradım.

"Yüzleşelim işte. Bunu istemiyor muydun? Jongin sana-"

Saçlarından kulağına sürüklediğim dudaklarım son cümlemi fısıldayamadan önce Jongin ellerimden kurtulup bana dönmüştü yüzünü. Bense salona gitmesini istemediğim için önce arkasına geçip sonra yüzünü yeniden bana çevirmesini sağlamıştım. Ve sağ elimle kapıyı tutarak geçmesine izin vermemeye kararlıydım.

Channie Says SpecialWhere stories live. Discover now