39. Bölüm "Oyuncu"

1.3K 197 198
                                    

Bu benden bütün oyunculara gelsin. Şimdiye kadar onlarla çoğunuz en az bir defa karşılaşmıştır.

Hayatınızın içine girdiklerinde duvara kilitlenip içinizden şunları söyleyin:

“Niyetinizi kanıtlayacağım. Hem de yersiz tepkiler veren bir salak olmadan.”

-

Chanyeol olsa da benim yaptığımı yapardı. Chanyeol olsa da üstüne bir gömlek bir pantolon geçirip evden rüzgar gibi çıkar ve kilometre ibresine bakmadan tam gaz o mekana giderdi. Chanyeol’ü anlıyordum. Chanyeol’ün yanlışlıkla bana attığı yumrukları anlıyordum.

Chanyeol’ün yumruğu şifalıydı. Bunu iki doz aldıktan sonra hayatım biraz düzene girince görmüştüm. Ama Jongin sayemde o şifadan mahrum kalmış olacaktı ki şimdi mekanın birinde telefonunu onun yerine açan bir herifle beni bekliyordu. Aslında beklemiyordu bile çünkü geleceğimden onu haberdar etmek öfkemin yer bıraktığı eylemlerim arasında değildi.

Ve şu an o yumruklar keşke doğru adresine gitseymiş diyordum.

Jerry aldığı cevaptan sonra telefonu kapatmış ve bana rahatlatıcı bir şeyler söylemek üzere arkamdan ayağa kalkmıştı fakat ben zihnen çoktan yola çıktığım için söyledikleri kulağıma işlemiyordu.

O adam onun telefonunu açamazdı.

Jerry, Jongin’in nerde olduğunu sorduğunda adamın gevşek gevşek konuşup Jongin’in içki almaya gittiğini ve telefonu kendisine bıraktığını söylediğini ben bile duymuştum.

Bunu belki başka şartlarda bir başkası yapabilirdi ama club’ın tekinde Jongin’in telefonunu o adam açamazdı.

Ben bir hışım giyinirken Jerry odanın eşiğinde bana savunmada bulunuyordu. Taejoon’un, arayan kendisi olduğu için telefonu açtığını, başka şartlarda açmayacağını ve benzer zırvaları bana yedirmeye çalışıyordu.

Ama bunları sadece bir buçuk dakika dinlemiş ve Jerry’den anahtarını alıp yola çıktığımda ona dair işe yarar tek şeyin arabası olduğuna karar vermiştim.

Temiz hız yapıyordu. Gittikleri mekanı Jerry’ye başkasını aratarak öğrenmiş ve oraya on beş dakikada varmıştım.

Ve benim arabam... İndiğimde ileride kendi arabamı görmüştüm. Ve yolcu koltuğunda birkaç saat önce o herifin götü olduğunu düşünüp adımlarımı hızlandırdım. Ama içeri girene kadar sürmüştü. Öfkemi, ihtişamlı giriş kısmında bırakıp adımlarımı tekrar yavaşlattım. Tek elimi cebime atmış içeriyi süzüyordum.

Mekan çok büyüktü. İlerlerken en uçtaki dj kabinine, aralardaki masa ve koltuklara, yürüyen veya dans eden insanlara bakıyor ama haliyle Jongin’e benzer birini göremiyordum.

Bu böyle olmayacaktı. Geçtiğim kısımdan bir içki alıp ortalara kadar yürüdüm ve müzik geçişindeki ses düşüşünden faydalanıp telefonu kulağıma götürdüm. Şansı varsa bunu da o herif açar ve benden birkaç güzel şey duyardı.

“Efendim? Bekle, sessiz bir yere geçeceğim.”

Onu duyduğumda içkimden bir yudum alıp sesimi yükselttim. “Gerek yok.” Bir yandan etrafıma bakmaya ve mor spotlar altında insanları süzmeye devam ediyordum. “Highlight’dayım. Seni göremiyorum.”

“Highlight’da mısın? Tam olarak neresinde?”

“İçindeyim Jongin!” Durup tahammülsüzlüğümün birazını içime sakladım ve şöyle bir kendi etrafıma baktım. “Dj kabininin karşı sağ çaprazında. Arkamda bar var.”

Channie Says SpecialWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu