24. Bölüm "Tanıdık Yüz"

3.4K 379 112
                                    

Kabus filan mı görüyordum ayak üstü? Son senesinde dönem bitmek üzereyken neyin okul bırakma saçmalığıydı bu? Üstelik sevdiği bölümü okurken. Hayır, hayır. Bir yanlışlık olmak zorundaydı. Bir kaç kez daha mesaj atıp sordum Afrodit'e. Ama yüzde yüz emin olduğunu sadece bağırarak söylemediği kalmıştı.

Kafayı mı yemişti bu çocuk? İşe girip okulu bırakmış olamazdı, hayır.Tanrım üstelik bir türlü anlam veremiyordum bunu son yıl yapmasına! Diploma almaya bir saat kala kürsüde rektöre küfür etmek gibi bir şeydi. Hatta elbette daha kötüsü.

Yol boyunca kafamı olamaz diye sağa sola çevirerek vardım eve. Akşama kadarda yapacak diğer işlerin arasında düşünüp durdum. Neydi bunu ona yaptıran? Para problemi mi? Bana tahammül edemiyor filan olsa daha önce yapardı. Bu ihtimali bile düşünmüştüm. Ama bir türlü sonuca ulaşamıyordum. Mantıklı hiçbir şey gelmiyordu aklıma bunu yapmasını gerektirecek.

Önceki akşamdan kalan pizzayla midemi doldurup Hanna'nın buluşma mesajına cevap attım yarım saate ordayım diye. Saat gece 10'u geçiyordu.

Buluşma yerine varıp küçük bir öpücükle selamlaştıktan sonra birlikte yeniden taksiye binip yola çıktık o kasıntı club'a doğru. Hanna ona hediye ettiğim gümüş bilekliğini taktığını bizzat göstermek için sol elini benim elimin üstüne koyduğunda takside şu malum konuyu düşünürken bir anda uyanmıştım. Sonra yüzümü ona çevirip gülümsedim ve dalgınlığımı fark etmesin diye de biraz normal konulardan söz açtım. Güzel olduğu, krem rengi peluşun onu çok seksi gösterdiği, koyu pembe ruj sürmek için yaratıldığı gibi şeyler...

Rococo'ya gittiğimizde mekanın içinin son gördüğümden biraz farklı olduğunu görmüştüm. Belki bu kez için kalabalık ve gürültülü olduğu içi bana öyle gelmişti. Sonuçta o günü hatırlatıp rahatsız hissettirmiyordu.

Bir kaç arkadaşa rastlayıp geceye onlarla başlamıştık. Grupça birkaç içki alıp okuldan, işlerden filan bahsederken zamanın nasılgeçtiğini fark etmemiştik ve böylece ben de Jongin konusundan kısa süre uzak kalabilmiştim.

Bizimkiler müzik değişince kalabalık arasında yeni bir yer bulmak için ilerlemeye başladılar. Ben de o arada aldığımız içkiler ve birkaç çerez tabağı bana kaça patlar, kafadan onu hesaplıyordum.Bu yüzden sonradan fark etmiştim konum değişikliği kararını.Hanna elimi tutup beni diğerlerinin arkasından sürüklerken dans gösterisini izlemek istediğini söylemiş ve ben de ona uymuştum.

Bir grup kız sahne aldığında ben dirseğimi önümdeki masaya dayamış onlara bakarak gülümserken Hanna'nın suratı düşmüştü.

"En azından benim yanımda yapma!.."

Gülüp eliyle başımı kendisine çevirdiğinde ben de yaklaşıp kısa bir öpücük bırakmıştım dudaklarına.

Geri çekildiğinde bir süre durup afallamış ama halinden memnun bakışlarla sordu.

"Bu ne demek şimdi?"

"Bu, 'Ne önemi var?' demek."

Gülümseyip az önceki gibi doğrularak tekrar sahneye çevirdim bakışlarımı. Son aldığımız bardağı yudumluyordum. Hanna'ya yeniden bir bakış attığımda az önce söylediğim şey için gülümsediğini fark etmiştim.

Zaman benim hafif bulanık kafam sayesinde hızlı akarken sahnedeki fıstıklara arka sıralardan yeni dansçılar eşlik etmeye başlamıştı.Kırmızı kostümlü kızlara, siyah ve deri kostumlü erkek dansçılar. Ritim hızlandıkça iki yönden gelen her yeni iki dansçı yerine ön sıradan iki kız geri çekilip sahneyi yavaş yavaş erkeklere bırakıyorlardı.

Channie Says SpecialWhere stories live. Discover now