12. Bölüm "İyi Bak Yeter"

4.2K 460 105
                                    



"Bakar mısınız?"


Bacaklarımı koltuğa çekip kirpi gibi kapanmış uyurken omzuma değen elle irkilip başımı kaldırdım. Uyuşuk yüzüme bakıp gülümseyen kişi hemşirelerden biriydi.

"Hastanın çıkış işlemleri için gelmelisiniz." Yanımdaki yatakta uyumakta olan çocuğu işaret etti bakışlarıyla. "Doktorun dediği gibi, bir gün daha kalmasına gerek kalmadı. Çabuk toparlıyor. Bundan sonra bir süre evde ilaçlarını alıp dinlenmeli sadece. Ve iyi bakılmalı."

Yorgun gözlerimi açabildiğim kadar açıp bacaklarımı yere indirdim. Ayağa kalktığımda tutulan vücudumun acısını hissedip dişlerimi sıkmıştım.


"Geliyorum."




Acile geldiğimiz gün, yani dün, doktor özel bir odada bakılması gerektiğini söyleyip üst kata aldı bizi. Yediği serum ve antibiyotikler onu kendine getirmişti. Hatta uyanmıştı. Tabii şimdi yine uyuyordu.


Hem derse gitmediğim, hem bir telefonum olmadığı, hem de evde olmadığım için Baekhyun'u hastaneden birinden arayıp bir şeyler uydurmuştum önce. Sonra da burda sabahlamıştım. Hatta tam sabahlayamamıştım çünkü gidip eczaneden alınacak ilaçları, uyandığındaki ne oldu soruları, para çekme işi, bana ulaşamayan insanlara verdiğim hesaplar derken sadece 4 saat uyuyabilmiştim. Üstelik bu rahatsız tek kişilik koltukta.

Hızlıca odadan çıkıp asansörle alt kata indim. Cebimde cüzdanım ve içimde korkuyla. Ne kadar para alacaklar acaba derken bir yandan beş kuruşum kalmazsa üstünü nerden tamamlayacağım diye düşünüyordum.

Asansör alt katta durunca kapısı açılmış ve çıkmıştım dışarı. Kısa bir yürüyüşün ardından hemşirenin söylediği yeri bulup danışmadaki kadına selam verdim.

"Kim Jongin. Çıkışı için-"

"A, evet." İsmi tuşlayıp ekrana baktı.


O seksi hatunun ağzına hiç yakışmayan o korkunç miktarı duyduğum an gülümsedim morarma ifadem fark edilmesin diye. Bademcik ameliyatı olmadı, dikkatli bakın lütfen diyecekken kendimi tutup gülümsemeye devam ettim.


"Biraz bekler misiniz?" Kadına çapkın bir gülümseme gönderip elimi cebime götürdüm. Ve telefonumun olmadığını milyonuncu kez hatırlayıp tekrar kadına yaklaştım.


"Telefonu kullanabilir miyim?"


Kadın masasındaki telsiz telefonu bana uzatıp gülümsedi. "Buyrun."


Sevecen gülümsememle ordan biraz uzaklaşıp hızlıca tuşlara basmaya başladım. Numarasını ezbere bildiğim bir kaç kişiden biriydi elbette. Telefonu kulağıma götürüp kısa süre sonra duyduğum sesle donuk suratımı yapmacık bir gülümseme kaplamıştı.


"Babacım! Benim yakışıklı oğlun Sehun."


Telefondaki ses açtığına pişman olmuş gibi kısa süre duraksayıp düşünmüştü.

"Yanlış numara."


"Hadi ama!" Mızmızlanır gibi tiz bir ses çıkardım. "Daha ne söyleyeceğimi bilmiyorsun."


"Sehun daha iki hafta olmadı sana para göndereli."


Masum bir ifadeyle cevap verdim o ifadenin sesime de yansıdığını umarak.

"Baba bu kez çok önemli. Bir arkadaşım-"


"Kime borçlandıysan ay sonunu bekle. İşim var kapatıyorum."


Channie Says SpecialWhere stories live. Discover now