35. Bölüm "Ballad"

2.2K 219 292
                                    

Saevom - Us
Saevom - Lullaby

ve 2 şarkı daha bıraktım, indirme linkleri ve isimleri panomda... Lütfen okumaya başlamadan bi' göz atın.

Biri veya hepsiyle birlikte okumanızı büyük bir önemle rica ederim.

---


Fazla derin düşünen biri olmasam da ara sıra aklıma gelip duran bir şey vardı.

Bir insana son dokunuşumuzun şeklini, zamanını, yerini veya şiddetini seçemiyorduk. Son, diğer anlardan ayırt edebileceğimiz bir olgu değildi ve değerini hep kaçırıyorduk. Son olduğunu bilseydim o gece Jongin'e daha sıkı sarılırdım, son olduğunu bilseydim Yonggi itine daha sert vururdum. Ama bilmiyordum ve sadece anlık tatmine yetecek düzeyde yaşıyordum her şeyi, diğer herkesin yaptığı gibi.

Eğer şimdi ona sarılıyor olmasaydım, son olduğuna bilemeyip, yapabilecekken yapamadığım her şey için pişmanlık duyacaktım. Özlem, pişmanlıktan beslenirdi. Son olduğunu göremeyip kaçırdığım her şey duyduğum özleme eklenecekti.

Kolay bir çözümü vardı ve daha önce defalarca düşünmüş olmama rağmen yeni keşfetmiştim. Ona sarıldığım bu an keşfetmiştim. Aklımdaki her şeyi silmiş, vücuduna değen her hücremi ona son sarılışım olduğuna inandırmıştım. Babamın dediği gibi, iyi şeylerin getirebileceği hayal kırıklıklarına hazır olmadan yaşamak imkansızdı. Bunun için tam şimdi o basit çözümü bulmuş ve ona son sarılışımmış gibi sıkı sıkıya sarılmıştım.

**

Seoul'e indiğimizde Chanyeol beni arabaya götürmek istemiş ve ben zorlukla onları kimseden intikam filan almayacağıma ikna edip taksiye binmiştim. Nereye gittiğimi, neden döndüğümü sormuşlardı elbet. Hatta bunları ben taksiye giderken hızlı adımlarımı takip ettikleri süre boyunca sormuşlardı. En büyük beladan kurtulmanın rahatlığı ve düşüncesizliğiyle onlara tehlikeli birkaç şey söylediğimde peşimden gelmeyi kesmişlerdi ancak.

"Yeşil not." Taksi önümde durduğunda arkama bakmadan söylemiştim. Baekhyun bağırarak "Ne?" diye sorduğunda kafamı onlara çevirdim elim taksinin kapısındayken.

"O notu bırakan kişiye."

Biraz düşündüklerinde bu onları tatmin etmiş olacaktı ki arkamdan bağırmak yerine sessiz kalmayı seçmişlerdi. Taksiye atlama kısmı tamamdı ama asıl ne yapmam gerektiğini düşünmeme sebep, şoförün nereye gittiğimi sorması olmuştu.

"Devam edin lütfen."

Şoför başıyla onayladığında ben titreyen ellerimle rehberimde onun ismini bulmaya çalışıyordum. Mesaj bekleyecek zamanım yoktu o yüzden aramayı seçmiştim. Gerçi neden zamanım olmadığını da bilmiyordum. Niye acele ettiğimi bilmiyordum.

Arama kısmına dokunup telefonu kulağıma götürdüğümde ellerim gibi gövdem ve dizlerim de titremeye başlamıştı.

Açmasını bekledim. Birkaç kez çaldıktan sonra telefon açılmıştı ama hattın öbür ucundan hiçbir ses gelmiyordu. Zaten gelmesini de beklemeyecektim.

"Jongin?" Takside değilmişim de koşuyormuşum gibi nefesim kesilmişti. Gözlerim ön camdan yolu izlerken sanki daha hızlı gitmem gerekiyormuş gibi bir çeşit heyecan vardı içimde.

Hala bir ses yoktu. Konuşması için birkaç saniye beklemiştim ama konuşmuyordu.

"Jongin, sarhoş olup aramıyorum. İnan bunu yapmamak için sarhoş olmaktan bile kaçtım. İçkiyi vurunca özlediğimi fark ettiğim için filan aramıyorum." Konuşurken bazı kelimelere nefesim yetmiyordu titreme ve hızlı kalp atışlarımdan. Yutkunup derin bir nefes aldım devam etmeden önce. "Bundan özlemediğimi çıkarma, Deliler gibi özledim."

Channie Says SpecialWhere stories live. Discover now