15- Eşikten Kucakta Geçmek

136K 9K 6.1K
                                    

Madrigal - Dip

Meltem

Rüzgar'a ayak uydurmak, son birkaç gündür yaptığım tek şeydi.

Onun da benim kadar şaşkın, benim kadar afallamış olduğunu bilsem de kriz yönetimi kesinlikle benden daha iyiydi. Bunu biliyor, baş etmekte zorlandığım durumlarda yalnızca Rüzgar'ın yaptıklarını taklit ederek ona ayak uyduruyordum.

Nikâh sonrasında elimden tutarak beni dışarı çıkardığında da yaptığım tek şey onun adımlarına uymaktı. Arabasına yaklaştığımızda elindeki anahtarla kapıları açtı. Tam arabasının önünde durduğumuzda ise benim binmem için ön kapıyı açmış, sonra şoför koltuğuna ilerlemeye başlamıştı.

Bunu yaparken hâlâ elimi tuttuğunu fark etmesi birkaç saniyesini aldı.

Elimi bıraktığında koyu kahveleri gözlerime takıldı. Göz göze geldiğimiz o kısacık zaman diliminde dünya durmuş gibi hissetmiştim. Elimi tuttuğu elini birkaç kez yumruk yapıp açtı. "Hadi," dedikten sonra açtığı kapıyı çenesiyle işaret ettiğinde arabaya binmiştim.

Rüzgar da ardımdan binip arabayı çalıştırdığında bakışlarımı evlendirme dairesine diktim. Oradan el ele bir şekilde, evli olarak çıkmıştık. Elimde aile cüzdanımızı tutuyordum. Artık her şey değişmişti.

Araba gittikçe evlendirme dairesinden uzaklaşırken derin bir nefes aldım. Olan biten her şey gecikmeli bir şekilde aklıma düşmeye başlamıştı. Rüzgar'ın babamın gözlerinin içine bakarak büyük bir ciddiyetle "Yarrağımı alırsınız," dediği an tekrardan zihnimde canlandığında gülmeye başladım.

Gerçekten bunu söylemişti, değil mi?

Gülüşüm gittikçe şiddetlenirken Rüzgar'ın koyu kahveleri saniyelik bir şekilde üstüme döndü. "Neye gülüyorsun?" diye sorduğunda elimi karnıma bastırarak gülüşümü bastırmaya çalışıyordum. "Orada yaptığın..." Gülmekten nefesim kesilirken zar zor cümle kurmaya devam ettim.

"Söylediğin şey... Babamın suratı... Adam şok oldu..." Katıla katıla gülmeye başladığımda Rüzgar'ın da dudaklarının yukarı kıvrıldığını görmüştüm. Yanağındaki tek gamzesi belirginleştiğinde o gamzeye bakakaldım. Böylesine içten gülümsediğini gördüğüm ilk andı. O gamze her zaman gözükmezdi.

"Sana komik mi geldi?" dedi keyifli bir tonlamayla. Başımı hızlıca, aşağı yukarı salladım. "Gülmekten çatlayacağım şimdi."

Gözlerimden akan yaşları silerken elimi karnıma bastırdım. Gülüşüm gittikçe normale dönmüş, en sonunda iç geçirerek dudaklarımdaki tebessümle kalmıştım. Nefeslerim de düzene girdiğinde bakışlarımı yola çevirdim. Gittikçe uzaklaşıyorduk.

Arkamızda kalan evlendirme dairesi gibi, geçmişimi de arkamda bırakmıştım. Yaşadığım onca kötü şey, uğradığım hakaretler, aşağılanma hissi, hapis hayatı, gördüğüm şiddet... Hepsi bitmişti. Hepsi geçmişti.

Gözlerimi yumarak derin bir nefes aldım. Rüzgar'ı gördüğüm andan itibaren gittikçe ferahlayan yüreğimden o saniyede tüm yük kalkmıştı. Az önce gülmekten yaşaran gözlerim bu kez rahatlama duygusuyla dolduğunda ağlamamak için kendimi sıktım. Ama gözyaşlarımı durdurmayı başaramamıştım.

İlk yaş yanağımdan süzüldükten saniyeler sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Rüzgar'ın şaşkın bakışlarını üstümde hissettiğimde endişeli sesinin "Meltem?" dediğini duydum. Ağlamama engel olamıyordum. Duramıyor, en azından konuşabileceğim kadar bile hafifletemiyordum. Gözyaşlarım aktıkça akıyordu, görüş açım tamamen bulanıklaşmıştı ve hıçkırıklara boğulmuştum.

KUTLU OLSUN (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now