31- İyi Günde, Kötü Günde

154K 8.3K 7.6K
                                    

Bilgilendirme notu: Eskiden sezaryen doğumlarda kadınların bilinci açık olmuyordu. Şu an sezaryen doğumlarda kadınlar o ana şahit olup çocuklarını görebiliyorlar ama eskiden çocuklarını ayıldıklarında görebiliyorlardı. Tıp bu konuda tam olarak hangi sene gelişti bilmiyorum ama benim doğumum bu şekildeydi ve ben 99'luyum.

Keyifli okumalar. ♥

1996, Şubat

Handan, elini şişkin karnına sardı. Kalbindeki korkuyla, endişelerle ve yaşadığı inişli çıkışlı tüm duygularla bekliyordu oğlunu. Oğlu...

Bir oğlu olacaktı. Buna inanamıyordu. Yıllardır çocuk sahibi olmak istiyordu. Etrafındaki herkes ikinci, hatta üçüncü çocuğunu kucağına alırken Handan'ın kolları hep boş kalmıştı. Ve nihayet hamileydi artık. Yine de genç kadının kalbi endişelerle doluydu.

Kocası... Aklını karıştırıyordu.

Ona hamile olduğunu söylediğinde hiçbir mutluluk belirtisi yoktu gözlerinde. Dümdüz bakmıştı. Hiçbir şey söylememişti. Mutlu değil miydi? Bu çocuğu istemiyor muydu?  Bebekle ilgili hiçbir fikir belirtmiyordu. İsim önerisi dahi sunmamıştı. Handan da kendi kendine karar vermişti çocuğun ismine. 

Emir koyacaktı.

Geçen sene ölen kardeşinin ismiydi. Ailesindeki büyükler uyarmıştı onu. "Yapma kızım," demişlerdi. "İsimlerin kaderi vardır, bebeğin de kardeşinin kaderini yaşamasın."

Ama Handan bu sözlere inanmıyordu. Oğlunun ismini Emir koymanın ne gibi bir zararı olabilirdi ki? Kardeşi gibi, bir kavgayı ayırmaya çalışırken bıçaklı saldırıya uğrayıp ölecek hali yoktu. Bunlar yalnızca batıl inançtı.

Daldığı düşüncelerden kapının önündeki hareketlilikle çıkarken kocasını gördü. Ahmet, içeriye girip yavaş adımlarla karısına yaklaştı. Koyu kahverengi gözleri kadının şişkin karnındaydı. "Ne kadar kaldı?" diye sordu.

İlk kez bebekleriyle ilgili bir şey soruyordu. Handan, nihayet Ahmet'in ona olan öfkesinin geçtiğini düşünerek heyecanlandı. "Az kaldı," dedi. "3 hafta sonra doğacak, tabii gelmek isterse."

"Gelsin," dedi Ahmet gülümseyerek. Tek gamzesi yanağında belirginleşti. "Sağlıkla gelsin dünyaya."

Handan da rahatlayarak gülümsediğinde Ahmet, koyu kahverengi gözlerini kadının gözlerine dikmişti. Yüzündeki sıcaklık bir anda silinirken gülüşü, dudaklarında sabit kaldı. "Sağlıkla gelsin..." dedi tekrardan.

"Gelsin de senin gözlerinin önünde boğarak geberteyim piçini."

Kadının içi buz kesti. Öyle ki damarlarında akan kan bile durmuştu. Sanki oğlu da duymuştu bu sözleri, bir anda hareketsizleşmişti karnında. Yanlış duyduğunu düşünmek istedi Handan. Kocasının açık açık çocuklarını öldüreceğini söylememiş olmasını diledi. Ama adamın gözlerine baktığında...

Cinayeti o koyu kahvelerde görmüştü. Ölen her şeyi. Karnındaki masum bebeği öldürme fikrinin ona verdiği hazzı görmüştü.

Handan, yerinde kıpırdandığında Ahmet, elini onun şişkin karnına bastırdı. Kadın, gözlerinde kalakalmış yaşlarla şok içinde kocasına bakıyordu. Ahmet ise gülümseyerek Handan'ın kanını donduran sözlerine devam etti.

"Onu öldürüp evin bahçesine gömeceğim." Eliyle arkalarında kalan pencereyi işaret etti. "Şuradan her baktığında göreceksin piçini. Yaptığın hatanın bedelini hatırlatmak için daima orada olacak."

KUTLU OLSUN (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now