18- Sınırlar

136K 8.7K 8.4K
                                    

Anıl Emre Daldal - M

Kulağıma dolan bu iğrenç ses her kime aitse artık onunla kişisel problemlerim vardı.

"Off, sus." Yastığımı yüzüme kapatarak yattığım yerde diğer yana döndüm. Ses mümkünmüş gibi daha da arttı. Hatta tam olarak kulağımın altından geliyordu. Kulağımın altı... Telefonum... Alarm?

Uykuya geç daldığım için acıyan göz kapaklarımı aralayarak telefona baktım. Işığı gözlerimi kamaştırdığından bir süre bulanık gördüm. Görüşüm netleştiğinde sabahın 5'inde neden alarmımın çaldığını sorguladım. Cevabı birkaç saniye içinde buldum.

Rüzgar.

Henüz açmayan havaya bakarken gözlerimi ovuşturdum. Bir insan neden bu saatte uyanırdı ki?

Kaderime boyun eğerek ayaklandım ve ayılabilmek adına paytak adımlarla banyoya ilerledim. Banyonun lambası açıktı. Bu da demek oluyordu ki Rüzgar çoktan uyanmıştı.

Bir gözümü ovuşturmaya devam ederken diğerini açık tutmak için büyük bir çaba harcıyordum. O esnada banyonun kapısı açıldı. Sabahları evde sessiz sessiz dolanmaya alışkın olan Rüzgar, uyanmamı zerre beklemediği gibi banyo kapısının önünde dikilmemi de beklemiyordu. Bana tosladığında bir an için irkildi. Henüz ayılmadığım için dengemi kurmakta zorlandığımdan elini belime yerleştirerek bana yardımcı oldu. Başım göğsüne yaslanırken uykuyla iç geçirdim.

"Meltem?" diye sorarcasına konuştu. Aradığı Meltem'e şu anda ulaşılamıyordu çünkü sert göğsüne yaslanmanın verdiği huzuru tatmakla meşguldüm.

"Uyurgezer misin?"

"Uyanığım." Kafasını eğdiğini hissettim. Açamadığım gözlerim hafifçe gülmesine sebep oldu. "Uyanıksın, belli."

Başımı zorlukla göğsünden ayırdığımda o da elini belimden çekmişti. Kafamı kaldırıp ona baktım. Göz göze geldiğimizde "Tuvalete mi kalktın?" diye sordu.

"Beni ciddiye almıyorsun ama senin gerçekten vitaminlerin eksik. Dedim ya sana bundan sonra seninle beraber uyanacağım diye." Beraber uyanmanın gelebileceği anlamları düşünürken kaşlarımı hafifçe çatıp kendimi düzelttim. "Aynı saatte."

"Ben evden çıkarken seni uyandırırım, bu kadar erken kalkmana gerek yok."

Eğer öperek uyandıracaksan...

Sabah sabah kafam tam açılmamışken düşüncelerimin kaydığı yerle kendimi ayıplayıp "Olsun," dedim. Başka bir şey söylemeyip banyoya girdiğimde kapıyı ardımdan kapatmıştım. Elimi yüzümü yıkayıp işlerimi hallettikten sonra uyurken bozulan saçlarımı açıp elimle düzelttim ve gevşek bir şekilde topuz yaptım.

Banyodan çıktığımda mutfağa girip buzdolabını açmıştım. Kahvaltılıkları çıkarıp masaya dizerken "Rüzgar!" diye seslendim. Adımlarının mutfağa yöneldiğini duyduktan birkaç saniye sonra eşikte dikildiğini görmüştüm. "Hemen çıkacak mısın? Ona göre çay demleyeceğim."

"Çıkacağım birazdan."

Sandalyeye oturup bacaklarımı kendime çektim ve ayaklarımı sandalyenin ucuna yasladım. Rüzgar da yanımdaki sandalyeye oturduğunda kahvaltı etmeye başlamıştık. Göz ucuyla spor bir şekilde giyinmiş ve sadece ev arkadaşım olan kocamı izlerken işe formasıyla gitmediği için bir kez daha sinirim bozulmuştu.

KUTLU OLSUN (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now