27- Bir Varmış, Bir Yokmuş

155K 8.7K 6.5K
                                    

Dolu Kadehi Ters Tut - Belki (feat. Deniz Tekin & Canozan)

Bir bebek, ağlıyordu.

Ağlayan sadece bir bebekti ancak çıkardığı ses, yalnızca bir tanesine ait olamayacak kadar güçlü ve kulak tırmalayıcıydı. Rüzgar, bu sese kulaklarını tıkarken gözlerini sıkıca yumdu. Bebek neredeydi, bilmiyordu. Sesi hem uzaklardan geliyor hem de kulağının dibinde bağırarak ağlıyormuş gibiydi. Bir süre bekleyerek ağlamayı kesmesini, en azından yorulmasını bekledi ama bebek, yorulmadı.

Gittikçe, daha da içli bir şekilde ağlamaya devam etti. Hıçkırıkları Rüzgar'ın uzun zaman önce soğuttuğundan emin olduğu kalbine dokunuyordu. "Sus artık," diye homurdandı. Ellerini kulaklarına daha fazla bastırdı. "Sus!"

Bir an için ses kesildi. Sonrasında bebek, daha şiddetli bir şekilde ağlamaya başladı. Rüzgar, pes edercesine elini kulaklarından çekti ve gözlerini açarak etrafına bakındı.

Bir mezarlıktaydı. Etraf, zifiri karanlıktan biraz aydınlıktı yalnızca. Rüzgar'ın içini boğan, kalbinin sıkıntılarla kaplanmasına sebep olacak bir hava vardı. Dışarıya derin bir nefes vererek yürümeye başladı.

"Neredesin?" diye bağırdı, bebekten cevap alacağını düşünmüyordu ama sessiz kalamıyordu. Titriyordu. Çok üşüyordu. Sesin geldiği yöne doğru, beceriksizce ilerledi ama ses her yerden geliyordu. Bu kahrolası bebek neredeydi? Onu bulacak, susturacak ve hem bebeği hem de kulaklarını bu eziyetten kurtaracaktı.

İlerlemeye devam etti. Tam yaklaşır gibi olduğunda ses yine uzaklardan gelmeye başlıyordu. Bebek, hiç durmaksızın ağlıyordu. Susmak bilmiyordu. "Neredesin?" diye bağırdı Rüzgar, tekrardan. Sesindeki çaresizliği saklayamamıştı. Bebek ağlamaya devam ettikçe Rüzgar'ın gücü tükeniyordu. En sonunda pes ederek dizlerinin üstüne çöktü.

Tam da pes ettiği anda, bebeğin ağlamasını oldukça yakından duymaya başladı. Hızlıca önüne baktı. Ufak bir mezar taşı, toprağın üstündeki o ufak çıkıntı... Bebek mezarı.

Ağlama sesi de tam olarak buradan geliyordu. Mezarın içinden.

Rüzgar, ne yapacağını bilemeyerek ellerini mezarın üstüne koydu ve toprağı yanlara doğru iterek mezarı açmaya çalıştı. "Dayan," dedi bebeğe. "Dayan."

Bebek, ağlamaya devam ediyordu. Onun ağlaması şiddetlendikçe Rüzgar, kendisinin de ağladığını fark etti. Elleri titredi. Pes etmedi. Toprağı açmaya devam etti. Sonra bir anda, bir şey onu durdurdu. Rüzgar, irkilerek eline baktı.

Ve toprağın içinden çıkmış ufacık bir elin işaret parmağına sarıldığını gördü. Dehşet tüm bedenini sarmıştı. Bebekse ağlamayı kesmişti. İstediği yalnızca birinin toprağını açması mıydı?

Rüzgar, yanıldı.

Parmağına sarılmış, ufacık bir bebeğin eli, bir bebeğe ait olamayacak gücüyle Rüzgar'ı mezarın içine çekmeye çalıştı.

"Hayır," dedi Rüzgar. Bir elini geriye doğru atarak toprağa tutundu. "Hayır!"

Bebek, onu daha kuvvetli bir şekilde çekmeye başladı. Tek parmağına öyle bir asılmıştı ki Rüzgar, ona direnmekte güçlük çekiyordu. Bebeğin istediği birinin onun toprağını açması değildi. Bebek, Rüzgar'ı toprağa çekmek istiyordu. Onu mezarına çekiyordu.

KUTLU OLSUN (Kitap Oldu)जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें