20- Kovulan Kâbuslar

133K 8.1K 4.9K
                                    

Alec Benjamin - Let Me Down Slowly

Rüzgar, hayatında belki de ilk kez yetimhaneye giden yolda bu denli mutluydu. Öyle heyecanlıydı ki zıplayarak yürümemek için adımlarını yere iyice bastırıyordu. Yoldan geçenlerin ona tuhaf tuhaf bakmasını istemiyordu. Zaten elindeki poşeti de çok sallamaya cesaret edemiyordu.

Poşetin içinde Meltem'in hep istediği o bebek vardı.

Yanında çalıştığı tamircinin her istediğini yaparak, çok fazla çalışarak harçlıklarını biriktirmiş ve nihayet ona bu bebeği almıştı. Almak için çok çalıştığından Meltem'i bu süre boyunca görmemişti. Acaba onu görünce ne tepki verecekti? Uzun zamandır gelmediği için yüzüne bakmayacağı kesindi. Ama kendini bu bebekle affettirebileceğini umuyordu. Hayır, ummuyordu. Bundan emindi. Bebeği görünce Meltem'in dikkati dağılacaktı ve o kadar mutlu olacaktı ki Rüzgar'a neden kızdığını dahi unutacaktı.

Yetimhaneye yaklaştıkça adımlarının hızlanmasına engel olamamıştı. Poşetin içindeki bebeğe tereddütle baktı. Sağlam görünüyordu, onu sarsmamak için çok özen göstermişti ancak acelesine de engel olamıyordu. Bir an önce Meltem'i görmek, bu bebeği ona vermek istiyordu. Yüzündeki mutluluğu görmek istiyordu.

Yetimhanenin önünde durduğunda güvenlikçi abiye başıyla selam verdi. Buraya devamlı gidip geldiğinden kimse gelişini yadırgamamıştı. Ancak uzun süredir gelmediğinden olsa gerek, güvenlikçi biraz tuhaf bir şekilde bakmıştı.

Bahçede Ali Amca'ya rastladığında boş olan elini kaldırıp "Ali Amca!" diye bağırdı. Adamın bakışları direkt ona döndü. Rüzgar, heyecanla ona doğru ilerlerken onun da gözlerinde tuhaf bir bakış olduğunu fark etmemişti. Adımlarını tam önünde durdurup gülümsedi.

"Meltem'i çağırsana." Hal hatır sormadan direkt konuya girmenin kabalık olacağını biliyordu ancak elinde değildi, yerinde duramıyordu. Hemen Meltem'i görmeli ve ona bu bebeği vermeliydi.

Ali Amca'nın yüzünden üzgün bir ifade geçti. "Rüzgar, oğlum..."

Bir şeyler söyleyecekmiş gibi duruyor ancak bunu Rüzgar'a nasıl anlatacağını bilmediğinden kem küm laflar etmekten öteye gidemiyordu. Rüzgar'ın yüzündeki gülüş hızlıca soldu. "Ne oldu? Hasta mı yoksa?"

"Yok," dedi Ali Amca hemen. "Yok, ondan değil de..." İçine derin bir nefes çekti. "Meltem gitti, Rüzgar. Ailesi gelip aldı onu."

"Gitti mi?" diye sordu Rüzgar. Sesi kendisine çok yabancı gelmişti. Gitmek. Meltem ve gitmek. Meltem gitti. Ne anlama geliyordu ki bu?

"Evet, gitti." Ali Amca, Rüzgar'ın yüzüne üzgün bir şekilde bakıyordu. Çocuğun bir şeyleri algılamakta zorluk çektiğini fark edince sözlerini tekrarladı. "Ailesi geldi aldı Meltem'i."

"Bunu sana Meltem mi söyletiyor, Ali Amca?" diye sordu Rüzgar son bir çare. "Çok kızdı bana gelmediğim için, değil mi? Ondan çıkıp göstermiyor kendini."

Meltem yalan söylemeyi bilmez ki, dedi içindeki ses. Rüzgar, kulaklarını o sese tıkayıp konuşmaya devam etti. "Eğer bana küstüğü için inmiyorsa yanımda çok güzel bir şey getirdiğimi söyle. Meraklanır o, dayanamaz iner hemen. Kızmasın bana."

"Oğlum," dedi Ali Amca kararla. "Meltem gitti."

Meltem gitti.

Meltem, gitmişti. Bu, artık burada olmadığı anlamına geliyordu. Her şey Rüzgar'a kötü bir şaka gibi geliyordu. Sadece bu bebeği ona almak istemişti. Sonraki gelişinde elindeki bebeği ona vermek, yüzündeki mutluluğu görmek istemişti ve şimdi Meltem'in gittiğini öğreniyordu. Ailesi gelip almıştı onu.

KUTLU OLSUN (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now