32- Seni Sevmiyorum, Hiç Sevmedim

157K 9.7K 8.9K
                                    

Duman - Her Şeyi Yak

Teya Dora - Dzanum

"Buse'mi özledim."

Can, omuzlarını çökerterek dirseklerini dizlerine yasladı ve başını eğdi. "Aşırı özledim. Sesini, gülüşünü, kokusunu..."

"Ara," dedi Rüzgar. Dünyanın en basit problemiydi bu onun gözünde.

"Arayamam," dedi Can. "Çok kızdırdım onu, şu an ararsam daha çok kızacak. Önce biraz sakinleşsin."

"Kızdırdıysan sen sakinleştir," diyerek tavsiye vermeye devam etti Rüzgar. En azından deniyor olması, ister istemez tebessüm etmeme neden oldu. Önceden olsa, sadece dinleyip geçecekmiş gibi bir his vardı içimde. Oysaki şimdi, arkadaşının problemini çözmek için uğraşıyordu.

"Beni görmek onu daha çok sinirlendirecek."

Rüzgar, anlamazca kaşlarını çattı. Can, başını hafifçe iki yana sallarken "Bir gün Meltem'i kızdırınca anlayacaksın beni," dedi. Rüzgar'ın koyu kahveleri bana döndü. Gözlerini kısarak yüzümü inceledi. Sanki, olur da beni kızdırdığı takdirde, verebileceğim tepkileri hayal ediyordu.

Beraber yaşamaya başladıktan sonra ona kızdığım belli zaman dilimleri olmuştu. Ama tüm bunların üstünden çok zaman geçmiş gibi hissediyordum. Gün geçtikçe daha yakın olmuştuk.

Her anlamda daha yakın...

Ve şu anki yakınlığımızda beni kızdıracak bir şey yapsa, sanırım tepkim daha keskin olurdu. Öncesinde tavır almaktan başka bir şey yapmıyordum. Ama ona ciddi ciddi kızabilir miydim, bunu da bilmiyordum. Tek bildiğim, öyle bakmaya devam ettiği takdirde Can varmış, yokmuş dinlemeden kalkıp onu ısıracağımdı.

Neyse ki gözlerini gözlerimden çekti, ben de yerimde oturmaya devam ettim. Sıcak bakışları olmadan üşüdüğümü fark ettim. Hem bana çok uzakta oturuyordu. Yakınlığını çok özlemiştim. Onu, teninden yükselen kokuyu ve sıcaklığı...

Yorgun olmadığı o ufak zaman dilimini.

İster istemez omuzlarım çöktü, içim tekrardan parçalandı. Hâlâ parçalara ayrılabilecek kadar sağlam olduğumu ben de yeni fark ediyordum. Ama elimde değildi. Çok üzülüyordum. Rüzgar'ın, kliniğinin başına gelenlere, zorlukla kurduğu düzeninin tek bir olay yüzünden altüst oluşuna ve tüm bunlarla savaşmak zorunda bırakılmasına...

"Şu an beni hiçbir şey iyi hissettiremez," dedi Can, dertli dertli iç geçirmişti. Gözlerini yumdu. "Buse'mi özledim," dedi bilmem kaçıncı kez.

"Çok mu kötü kavga ettiniz?" diye sordum, çekinerek.

"Evden attı beni, Rüzgar Gülü. Çok kötü kavga ettik, çok..."

"Niye peki?" diye sordu Rüzgar.

Can, dışarıya derin bir nefes verip arkasına yaslandı ve kafasını arkaya attı. "Çocuk meselesi yüzünden." İç geçirdi. "Boş ver abi, tatsız konular."

Rüzgar, konuyu irdeleyecek biri değildi. Ben de Can'ı anlatması için cesaretlendirecek değildim, bunu Buse'yle konuşmak daha çok üzerime düşen vazifeydi. Onun yerine bakışlarımı Rüzgar'a dikmiş, o da bana bakana kadar beklemiştim. Çok sürmedi, koyu kahveleri gözlerime kilitlendiğinde başımla mutfağı işaret ettim. Göz kırparak beni onayladı.

Oturduğum yerden kalktığımda peş peşe mutfağa girdik. Kapıyı üzerine örtüp Rüzgar'a döndüm. "Kötü görünüyor," dedim Can için.

"Endişelenme, onlar bir yolunu bulup hallederler. Ayrılacak halleri yok."

KUTLU OLSUN (Kitap Oldu)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن