36- Geldiğim Yer

161K 8.3K 4.8K
                                    

Chase Atlantic - Right Here

Gecenin karanlığına eşlik eden adım ve nefes sesleri dışında, Hafsa'dan ve Emir ikilisinden çıt çıkmıyordu.

Emir'in aklı fazlasıyla doluydu. Yetimhaneye yaptığı ziyareti düşünüyordu. Müdürün odasına girdiğinde ve ona Meltem'i sorduğunda adamın ezberden verdiği cevabı... Kendisi, Meltem'in nerede olduğunu bildiğini söylediğinde adam oldukça şaşırmıştı. Neden bu kadar şaşırdığını düşünmeye çalışıyordu. Nihayetinde Meltem, bu yetimhaneye düştüğünde ve ailesi tarafından buradan alındığında müdür kendisi değildi. Bunu düşünmeye çalışıyor ancak o gün hayatına giren, kollarını göğsünde birleştirerek ona kim olduğunu soran Hafsa'nın anısıyla dikkati dağılıyordu.

Kaşlarını çatıp aklını toparlamaya çalıştı. Göz ucuyla yanında yürüyen Hafsa'ya baktı. En az kendisi kadar o da düşünceliydi. Düşünceli olmakta da haklıydı. Birazdan ikisi, tüm çocuklar uyurken yetimhaneye gizlice girecek ve müdürün odasıyla arşivi karıştıracaklardı.

"Benimle gelmek zorunda değildin," dedi Emir. En sonunda sessizliği bozmak istemişti. Hafsa, kafasını kaldırıp kahverengi gözlerini onun yeşillerine dikerken omuz silkti. "Yetimhanenin içini benden iyi bilemezsin. 10 saatte bulamazdın arşiv odasını. Bunları zaten konuşmuştuk."

"Evet..." diye mırıldandı Emir. Önüne baktı. Hafsa haklıydı, bunların planını yapmışlardı. Daha önceden yetimhaneye gelip müdürün odasına girmiş olsa da arşivin nerede olduğunu bilmiyordu. Yani müdür odasını bulabilirdi ancak arşivi bulamazdı. Yetimhanenin bina planı ise eski kalıyordu. Arşiv odasının yeri değişmişti Hafsa'nın söylediğine göre. Ona neden bu konuda güveniyordu bilmese de hayatının sırrı avuçlarının içindeyken yalan söyleyecek cesareti bulamayacağına inanıyordu.

"Güvenlik kameraları ne olacak?" diye sordu Hafsa. Yeni aklına gelmiş olmasına şaşırıyordu. "Çok fazla yok zaten ama kapıların girişinde var. Her katın koridorunda birer tane var. Müdür odasında kesinlikle bir tane var."

Emir, adımlarını durdurduğunda Hafsa da durdurmuş ve sorar bakışlarını genç adamın yüzüne dikmişti. Yetimhane tam karşılarında duruyordu. Emir, çenesiyle yetimhane binasını işaret etti. "Sence ben bunu düşünemez miydim?" dediğinde dudaklarında hafif bir gülümseme vardı.

Hafsa, omzunun üzerinden yetimhanenin eski ve dökülmüş binasına dikkatle baktı. Hiçbir ışık kaynağı yoktu. Başta bunun sebebini yetimhanedeki tüm çocukların uyuyor olması olarak gördü. Ancak yaklaşıkça güvenlik kameralarının üstünde yanıp sönen ışığın da olmadığını fark etti.

İçi ürperirken bakışlarını yeniden Emir'in uçsuz bucaksız yeşillerine çevirdi. Kimdi bu adam? Neyin nesiydi? Neden Meltem'i sormak için yetimhaneye gelmişti ve neden Hafsa, şu anda burada, onunlaydı?

Bu soruların hiçbirinin bir cevabı yoktu. Emir'in ona söylediği tek şey, "Benden Meltem ve Rüzgar'a zarar gelmez." olmuştu. Hafsa da ona inanmıştı. Bunun da sebebini bilmiyordu. Sanırım kendisinin de söylediği gibi, zarar vermek istese bu güne dek eline birçok fırsat geçmişti.

Ve öte yandan, onu unutmak istediği geçmişiyle tehdit etmesi vardı. Hafsa, biraz da bunun için baktı Emir'in gözlerine. Orada kendi geçmişini aradı. Hâlâ hiçbir şey bilmiyordu. Eğer bilseydi, ona böyle bakmazdı. Onun avuçlarının içindeydi. Değiştirdiği adını biliyordu. Adını değiştirerek arkasında bıraktığını sandığı yaşantısını öğrenmesi de çok sürmezdi.

KUTLU OLSUN (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now