19- Kıskançlık Rüzgârları

136K 8.9K 9.1K
                                    

Chase Atlantic - Friends

Mutfakta dikilip parmaklarımı dudaklarıma vururken "Ne yapacaktım, ne yapacaktım?" diyerek sesli bir şekilde düşünüp kafamda çizdiğim listenin sıradaki maddesini hatırlamaya çalıştım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Mutfakta dikilip parmaklarımı dudaklarıma vururken "Ne yapacaktım, ne yapacaktım?" diyerek sesli bir şekilde düşünüp kafamda çizdiğim listenin sıradaki maddesini hatırlamaya çalıştım. Börek pişmişti. Tuzlu kurabiyeler tamamdı. Tatlı dolaptaydı. Bunları gözden geçirdiğimde sanki her şeyi yapmışım gibi geliyordu ama içten içe bir eksik olduğunu biliyordum.

"Neydi ya?" Gözlerimi mutfakta gezdirerek hatırlamayı umarken gözüme takılan çaydanlıkla büyük bir aydınlanma yaşamıştım.

Bugün, Rüzgar'ın yurttayken oda arkadaşı ve aynı zamanda nikâh şahidimiz olan Can, eşi Buse'yle beraber bize çay içmeye geleceklerdi. Çay içmeye gelen misafirlere çay demlemeyi neredeyse unutacak olmamı umursamadan hızlıca işe giriştim. Yaklaşık 5 dakika önce ben böreği fırından çıkarırken Rüzgar, mutfağa gelerek Can ve Buse'nin yola çıktığını söylemişti ve onu görünce de bende akıl namına bir şey kalmamıştı.

Yani hepsi onun suçuydu. Gelip yakışıklı yakışıklı mutfağın kapısında dikiliyor, bir de o güzel sesiyle bana bir şeyler söylüyordu. İç geçirerek mutfak tezgâhına yaslandım. Güzel sesiyle sınırlardan bahsettiği aklıma geldiğinde yeniden sinirim bozulmuştu.

Bana inatla direniyordu. O direndikçe de ben kendimi kötü hissediyordum. İsteyerek kucağına düşmemiştim. Karnındaki çiziği görünce düşünmeden dokunmuştum ancak onun alanına girerek onu rahatsız etmiş olmak beni üzmüştü. Banyoda olanlardan sonra tüm dürtülerimi kontrol altına alabilmek için Rüzgar'dan uzak durmaya başlamıştım.

Elimde olmadan ona biraz trip de attığımı inkâr edemezdim. Bugün, 12 Mart'tı ve ben İstiklal Marşı'nın kabulünü hâlâ kutlamamıştım. Gerçi Rüzgar'ın bundan haberi olduğunu düşünmüyordum ancak tavrımı korumak konusunda kararlıydım.

Sınır adam tekrardan mutfağın girişinde belirdiğinde varlığını tüm hücrelerimde hissetmeme rağmen başımı kaldırıp da yüzüne bakmamak için direnmiştim. Çok ilginç bir şeymiş gibi mutfağın halısını izlemeye başladığımda "Oturma odasını süpürdüm," dediğini duydum. "Başka bir şey var mıydı?"

"Yok," dedim buz gibi çıkarmaya çalıştığım sesimle. Pek başaramamıştım ama ne zaman onunla konuşsam olduğu gibi sesim gülümsemiyordu da. Bu bile benim için bir tavırdı.

"Pekâlâ."

Tezgâhın üstündeki telefonum titrediğinde başımı kaldırarak telefonumu hangi taraftaki tezgâha koyduğumu hatırlamaya çalıştım. Ocağın yanındaki tezgâhın üstünde telefonumu gördüğümde mutfaktan çıkmak üzere olan Rüzgar'ın bakışları ekrana takılmış, gözleri kısılmıştı. Nihayet telefonuma ulaştığımda elime alıp bildirim paneline baktım.

Emir mesaj atmıştı.

Bugün, Can ve Buse'nin çaya geleceğini öğrendiğimde markete gitmiş ve hazırlık yapmak için bir şeyler almıştım. Dönüş yolunda Emir'le karşılaştığımızda aşçı olduğunu söylediği için ondan tatlı önerisi istemiştim. O da oldukça pratik ama bir o kadar da lezzetli bir tatlının tarifini vermiş, detaylarını yazabilmek için telefon numaramı istemişti.

KUTLU OLSUN (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now