16- Rüzgar Gülü

134K 8.3K 7.1K
                                    

Alec Benjamin - The Water Fountain

Barış Akarsu - Rüzgar

Küçük kız, yetimhanenin bahçesinde bir o yana, bir bu yana koşturarak hızlı hızlı beklerken minik bedenindeki tüm sabrı tüketerek kapıya doğru döndü.

Rüzgar hâlâ gelmemişti.

Ne zaman gelecekti? Bugün geleceğine söz vermişti. Özellikle bugün gelmeliydi. Dün gelmeseydi bir sorun olmazdı ama bugün gelmek zorundaydı.

Bugün, Rüzgar'ın doğum günüydü. Yani 10 Şubat'tı. Meltem, günlerdir takvimde bu günün gelmesini bekliyordu. Doğum günleri ile ilgili pek bir fikri yoktu. Aslında çok tuhaftı. Meltem'in de bir doğum günü olmalıydı ama hiç kutlanmamıştı, kendisi de ne zaman olduğunu bilmiyordu. Rüzgar'ın doğum gününü de Ali Amca'dan öğrenmişti.

Rüzgar, doğduğu anda yetimhanenin kapısına bırakıldığı için doğum günü bilinen nadir çocuklardandı.

Meltem, ufak yumruğunu açarak hediyesine bir kez daha baktı. Nerede kalmıştı?

Nihayet yetimhanenin demir kapısının önünde Rüzgar'ı gördüğünde gülümseyerek ona doğru koşmaya başladı. O, sadece erkeklerin kaldığı bir yetimhanedeydi ama ve iki yetimhane çok uzak olduğundan belli günler ziyarete gelebiliyordu.

Meltem'in koştuğunu fark eden Rüzgar, tek omzuna astığı sırt çantasını yere bırakırken elini öne doğru uzattı. "Meltem, koşma!"

Meltem, onu dinlemedi. Hiçbir zaman dinlemezdi. Her zaman kendi kafasının dikine giderdi. Koştura koştura yanına geldiğinde nefes nefese kalmıştı. Öne atılıp Rüzgar'ın beline sıkıca sarıldı. Rüzgar, tek elini küçük kızın sarı saçlarının üstüne koyduğunda Meltem, kafasını kaldırmış ve koşmaktan kızarmış yanaklarıyla ona bakmıştı.

"Ben bu okulu hiç sevmedim!" diye huysuzlandığında Rüzgar, merakla ona baktı. "Neden?"

"Sürekli oraya gittiğin için seni göremiyorum."

Rüzgar, istemsizce gülümsediğinde yanağındaki tek gamzesi de ortaya çıkmıştı. "Ama gitmem gerekiyor. Eğer ben okula gitmezsem buradan hiç kurtulamayız."

Okuldan iliklerine kadar nefret eden Meltem'i ikna etmek için yeterli bir sebep değildi. Kollarını Rüzgar'ın belinden çektiğinde Rüzgar'ın da eli onun saçlarından çekilmişti. "Bugün hiç yaramazlık yaptın mı?" diye sordu.

"Koridorda koştum."

"Onu hep yapıyorsun."

"Onun dışında hiç yaramazlık yapmadım."

Küçük çocuğun kaşları hayretle kalksa da Meltem'e inandı. Her koşulda doğruyu söylüyordu. Meltem, gülümseyerek avucunu Rüzgar'a uzattı. "Bugün hiç yaramazlık yapmadım çünkü bana ceza verirlerse seni göremem diye korktum. Bugün senin doğum gününmüş." Elini açarak hediyesini Rüzgar'a gösterdi. "Bak, sana hediye yaptım."

Rüzgar, birbirine bağlanmış renkli renkli kumaşlara bakarken onları dikkatle inceledi. Ne olduğunu bir türlü anlamadığında bakışlarını Meltem'in açık mavi gözlerine çevirmişti. "Ne bu?"

"Rüzgar gülü. Ben yaptım."

Bu, kesinlikle bir rüzgar gülü değildi. Bir kere rüzgar gülleri kumaştan yapılmazdı. Rüzgar, bunu eline alıp salladığında da yapraklarının dönmeyeceğinden emindi. Birbirine bağlanmış renkli kumaş parçalarından ibaretti sadece.

KUTLU OLSUN (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now