40- Harabe Ruhun İlacı

128K 7.1K 4.6K
                                    

Pera - Sensiz Olmaz

Yorum yaparken başka kitapların karakterlerinden bahsetmemeye dikkat ederseniz gerçekten çok mutlu olurum. Keyifli okumalar. ♥

Emir, kapalı kapıyı tıklatmadan önce içine derin bir nefes çekti. Cesaretini toplamaya çalışarak elini kapıya uzattı ancak kapıyı çalamadı. Eli havada, öylece bekliyordu. İçeriye girip hatalarının sonuçlarıyla yüzleşmekten korkuyordu.

Yiyeceği bir tokadı daha kaldıramazdı. Eskiden olsa sineye çeker, yutardı ancak kendiyle vakit geçirdikten sonra bunu kaldıramayacağını biliyordu. Kendisiyle, Hafsa sayesinde vakit geçirmişti. Onun yanında tanımış, onunla beraber keşfetmişti kendini.

Ve bu seferki hatası affedilemezdi. Onun dikkatsizliği yüzünden Meltem'e bir şey olabilirdi. Kendini bu konuda berbat hissediyordu. En çok dikkat etmesi gereken günde dikkatinin dağıtılmasına izin vermişti. Eğer Emir buna izin vermeseydi, Meltem'in başına hiçbir gelmeden Cengiz'i engellerdi. Eğer, eğer, eğer...

Zamanı geriye döndüremiyordu. Pişmanlıkları, hissettiği bu suçluluk yalnızca onu kahretmeye yarıyordu. Ve en kötüsü de Emir'in zamanı geriye alma şansı olsa olacakların önüne geçip geçemeyeceğinden emin olamamasıydı. Her şeyi bilerek geriye dönse, Hafsa'nın dikkatini dağıtmasına izin verir miydi?

İşin aslı... Ortada Emir'in izin vereceği bir şey yoktu. Hafsa yakınındaysa Emir, ona teslim oluyordu. Kendini bu denli kaptırmak, her an onun yanında, dizinin dibinde olmak istemek Emir'i hazırlıksız yakalamıştı. Çok istemişti onu. Hiçbir zaman kendi isteklerini önceliğe koymazdı.

Hayatında ilk kez ilk sıraya kendi istediği şeyi koymuştu ve sonuçlarını çok ağır bir şekilde ödeyebilirdi.

Cesaretini topladığında kapıyı tıklattı. İçeriden Handan Hanım'ın "Gel," diyen sesini duydu. Kapıyı açıp odanın ortasına doğru yürüdü. Ellerini önünde birleştirdi ve başını kaldırmadan Handan Hanım'ın konuşmasını bekledi. Cengiz Müdür'ün numarasını aldıktan sonra telefon sinyalinin nereden geldiğini öğrenmek için Handan Hanım'a ihtiyaç duymuştu ve Handan Hanım da ona yanına gelmesini söylemişti.

"Tüm bunlar nasıl oldu, Emir?" diye sordu.

"Bugün, Meltem'in doğum günü. 1 Temmuz. Aynı zamanda Cengiz Müdür'ün çekmecesindeki dosyalarda yazan tarih. Meltem, doğum gününde yetimhaneye gidip oradaki çocuklarla vakit geçirmek istemiş."

"Bunları zaten biliyorum," dedi Handan yavaşça. "Sen neredeydin? Yetimhaneye gideceklerinden haberin yok muydu?"

"Ben... Hayır, yoktu."

Handan Hanım'ın yerinden kalktığını duydu Emir. Kafasını kaldırıp karşısında dikilen kadına baktı. Yüzü bembeyazdı. Şüphesiz ki gelinin başına gelenler ve oğlunun şu an hissettiği çaresizlik, onu en derinden etkilemişti.

"Neredeydin?" diye sordu Handan Hanım, bir kez daha.

"Özür dilerim."

"Neredeydin Emir?!"

"Meşguldüm!" diyerek yükseldi Emir bir anda. "Kendi hayatımla ilgileniyordum!"

Handan Hanım'ın gözleri irileşirken Emir, çenesini sıkarak içine derin bir nefes çekti. "Hata ettim, kabul. Dikkatsizliğim çok kötü şeylere yol açabilir. Kabul. Hepsi kabul. Ben bunların farkındayım zaten. Araştırmam gerekirdi ama istemedim. Dikkatim dağıldı, toparlamadım. Toplamak da istemedim. Hayatımda bir kez olsun kendi isteklerimi önceliğim yaptım."

Kafasını iki yana salladı. "Siz benden bir şeyler yapmamı beklerken ben yerimde saydım. Sahip olduğum her şeyi size borçluyken nankörlük etmemeliydim. Ama her şeyimi size borçlu olmak beni kendimden uzaklaştırıyor, Handan Hanım."

KUTLU OLSUN (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now