45- Yalan

142K 7.2K 5.3K
                                    

Merhabalar. ♥

Bu bölümü yazarken o kadar çok şarkı dinledim ki Kutlu Olsun 45 diye ayrı playlist oluşturdum. Ona ve Kutlu Olsun'un diğer playlistine ulaşmak isterseniz bioya link ekledim. Oradan açılmazsa da instagramda stde paylaşacağım.

Bölüme oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Keyifli okumalar. ♥

Çağan Şengül – Çok Yazık

Gripin – Sen Gidiyorsun

Rüzgar

Gecenin en karanlık vaktindeydim.

Etrafta kimse yoktu. Issız, bucaksız bir yerde adımlıyor ancak nereye gittiğimi dahi bilmiyordum. Önümü göremiyordum. Göğsüm daralırken ellerimi saçlarımdan geçirdim.

"Hayır..." diye fısıldadım güçsüzce. Işık bir anda tek bir noktaya vurdu. Kafamı çevirip baktığımda bir bebek mezarı görmüştüm. Üstünde oturan, elleriyle kendi ayaklarını tutan minicik bir bebek vardı. Kafasını kaldırıp bana baktı.

"Sen ne yapıyorsun burada?" dedikten sonra eğildim ve mezarın önünde çöktüm. "Üşümüyor musun?"

Bebek güldü.

"Annen nerede?" diye sordum.

Kıkırtıları mezarlıkta yankılandı.

Ellerimi uzatarak onu kucağıma almaya çalıştım ama yapamadım. Hareket etmiyordu. Mezara yapışıp kalmıştı sanki. Bir kez daha denedim. Olmuyordu. Neden olmuyordu? Bir bebek ne kadar ağır olabilirdi ki?

Bebeği mezarın üstüne bırakıp onu mezara bağlayan bir şey var mı diye baktım. Yoktu, hiçbir şey yoktu. Öylece, yapayalnız bir şekilde mezarın üstünde oturuyor ve gülümsüyordu. Üstüne toprak yağmaya başladı. Bembeyaz yüzü kızarırken bebek de o saniye ağlamaya başlamıştı.

Ne yapacağımı bilemez şekilde bebeğe bakıp elimi uzattım. Toprak, onun ufak bedenini içine çekiyordu. Eli, işaret parmağıma sarılırken onu tutmaya, kurtarmaya çalıştım. Olmuyordu. Omuzlarına kadar toprağın içindeydi. Gözlerime son bir kez baktı.

"Hayır!" diye bağırdım.

"Rüzgar..." dedi bir ses.

Kafamı iki yana sallarken gözlerimi sıkıca yumdum.

"Rüzgar?"

Nefesim kesilerek gözlerimi açtım. Serin bir el, yanağıma yerleşirken duymaktan asla bıkmayacağım sesiyle "Rüzgar?" dedi yeniden. Gözlerimi kırpıştırıp görüş açımı netleştirmeye çalışırken ona baktım. Karanlık yüzünden güzel suretini görememek içime dokunmuştu.

"Kâbus gördün," dedikten sonra yanağımı usul usul okşadı. Tuttuğumu fark etmediğim soluğumu yavaşça bıraktım. "Anlatmak ister misin?" diye sorduğunda sesi çatlamıştı. Onu uyandırmış olmalıydım. Gittikçe netleşen görüntüsünde gözlerini tam açamıyor olduğunu fark etmiştim.

"Unuttum," dedim yavaşça. Ne gördüğümü hatırlamıyordum. Onun yüzünü gördükten sonra kötü olan ne varsa geride bırakmamam mümkün değildi. Senelerce dünyam, onun hatırına dönmüştü. Ve şimdi onun etrafında dönüyordu. Açık mavi gözleri, tüm berraklığıyla bana bakarken sevgisi kalbimden yükseliyor, her zerreme yayılıyordu.

Hayatıma gelişi, senelerce çektiğim yalnızlığın karşılığı gibiydi. Hatta fazla bile geliyordu. Onun gibi bir karşılığı almak için az acı çekmiştim sanki. Ya da varlığıyla bir zamanlar yaşadığım yalnızlığı ve acıyı tamamen unutturmuştu bana. İkisi de mümkündü.

KUTLU OLSUN (Kitap Oldu)Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz