35- Sevgiyle Tanışmak

163K 7.7K 5K
                                    

P!NK - What About Us

Mutluluk, hayatımın uzun bir dönemi boyunca hayallerimde kavuştuğum bir duyguydu benim için.

Nasıl bir şey olduğunu hatırlamak adına çocukluk anılarıma sığınırdım. Terk edildiğim o yetimhanenin bana getirdiği en güzel şeyi düşünürdüm. Rüzgar'ı. Yaşımın küçüklüğünden dolayı hatırladığım birkaç anımız vardı maalesef. Beraber tırmandığımız ağacı hatırlıyordum. Hiç yerinde durmayan bir çocuk oluşumun Rüzgar'ı nasıl kızdırdığını hatırlıyordum. Bana, "Meltem o ağaca tırmanma! Aşağı in!" demesine rağmen aynı zamanda benim peşimden tırmanışını hatırlıyordum.

Belki de o anılar bilerek saklamışlardı kendilerini. Mutluluğun nasıl bir şey olduğunu anlamamı istememişlerdi. Çünkü mutlulukla uzunca bir süre küs kalmıştım. Kalbim acıya, hayal kırıklığına alışkındı da güzel duygulara fazla yabancıydı. Üstesinden nasıl geleceğimi bilmiyordum.

Şanslıydım ki mutluluk, üstesinden gelinmesi gereken bir duygu değildi. Anlık yaşanan bir şeydi. En çok da buna şaşırıyordum. Kalbime yük olmuyor, beni hafifletiyordu.

Mutluydum.

Mesai arasında telefonumu kontrol edip Rüzgar'dan gelen mesajı gördüğümde hissettiğim ilk şey, mutluluktu. Sadece ne yaptığımı sormuştu. Ama bana çok uzunmuş gibi gelen bir süredir uzaktık birbirimize. Belki bu da şu anki mutluluğumu pekiştirebilmem için yaşadığım şeylerdendi. İnsan, kötü deneyimlerin ardından başına gelen güzel şeylere daha sıkı sarılıyordu.

Mesajına cevap yazacakken Rüzgar'ın aktif olduğunu gördüğümde duraksadım. Elim onu aramaya gitti ama Rüzgar, benden daha hızlı davranmıştı. Bir anda ekranda ismi belirdi. Yaşadığım ufak çaplı şoku atlattığım gibi aramasını cevaplandırıp telefonu kulağıma yasladım.

"Molada mısın?" diye sordu direkt. Sesini duymamla yüzüme kocaman bir gülümseme yayılmıştı. Daha birbirimizden ayrılalı 1 saat olmamıştı ama şimdiden özlemiştim.

"Evet, mesai arkadaşım sigara molasına çıkınca onu idare etmiştim. Şimdi o beni idare ediyor 5 dakikalığına. Sen ne yapıyorsun? Dolgu hastan vardı sanki, bitirdin mi işini?"

İç geçirdi. "Başlayamadım bile."

"Niye ki? Hastan gelmedi mi yoksa?"

"Yok, yok geldi de... İşleme başlayacakken bir anda ağlamaya başladı, devam edemedik o yüzden." Ses tonundan, onun bu olaydan ne denli etkilendiğini anlayabiliyordum. Dışarıya karşı hiçbir şeyden etkilenmeyen, soğuk bir duvar görüntüsü çizmeye çalışıyordu ancak hassas bir kalbi vardı. Zaten bunca zaman kendini benim gideceğime ikna etmeye çalışması da kalbini korumak içindi. Kafaya takıyordu.

"Allah Allah," diye mırıldandım şaşkınca. "Neden ağlamış ki? Benim gibi diş hekimlerinden mi korkuyordu acaba?"

"Olabilir," dedi. "Çok gergin görünüyordu zaten."

"Ne olacak şimdi?"

"Biraz sakinleşsin, bu kez anestezi yapacağım."

"Bir şey soracağım," dediğimde yeni yeni keşfettiğim o tatlı ses tonuyla, "Sor." dedi. Bir süre bu ses tonunun tatlığından söyleyeceğim şeyi unutmuş, hatırlamak için birkaç saniyeye ihtiyaç duymuştum. Nihayet hatırladığımda hevesle sordum.

"Yirmilik diş ameliyatını narkozla yapmıyorsunuz siz, değil mi?"

"Hayır, lokal anestezi kullanıyoruz."

KUTLU OLSUN (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now