49- Seni Seviyoruz, Hep Seveceğiz

181K 9.2K 6.2K
                                    

2 Milyon görüntülenmeye ulaştık, hatta aştık. Okuyup destek veren herkese teşekkür ederim. ♥

Rüzgar, dirseklerini dizlerine yaslamış ve ellerini birleştirmiş bir şekilde, annesinin evindeki koltukta oturuyordu. Askerden geldikten sonra geceyi burada geçirmesi için annesi çok ısrar etmişse de Rüzgar, evine dönmek ve hazırlıkları bir an evvel tamamlamak istemişti. Bir ay boyunca uğramadığı ev için bir temizlik şirketiyle anlaştıktan sonra karısının dip bucak temizlik alışkanlığını bildiğinden başlarında durmuştu. Olur da lambaları silmeyi atlarlarsa diye, evin içinde olması gerekiyordu.

Meltem'in daha fazla bu evde kalmasını istemiyordu. Şüphesiz ki burada ona çok iyi bakmışlardı ancak artık onu eve götürmesinin vakti gelmişti. Hem karısı da özlemişti evlerini, bunu içten içe biliyordu. Bir aydır yalnızca telefon aracılığıyla iletişim kurabilmişlerdi. Onda da vakti sınırlıydı. Bu zaman aralığında tam da istediği gibi, Meltem'e düşünebilmesi için alan vermişti ve Meltem de düşünüp taşınmıştı.

Her şeyi baştan almak istiyordu. İlişkileri çok hızlı ilerlemişti. Bu kez ağırdan almak istediğini söylemişti. Rüzgar her şeye razıydı. Onun mesafesine de, soğukluğuna da razıydı. Rüzgar kendini affettirmek, Meltem de onu affetmek istiyordu. Ortak paydada buluşmaları çok önemliydi.

Meltem, evlilikleri ile ne yapacakları hakkındaki fikrini sunmadan önce yaşadığı korkuyu düşündü. Parmağında yüzüğü göremediğinde öyle çok korkmuştu ki... Çünkü Rüzgar, gitmeden önce o yüzüğü takıp takmamasının önemini söylemişti. Sonraki saniyede karısının "Yüzük parmağıma olmuyor," derken ne kadar tatlı olduğunu düşünüp sırıttı.

Sırıtışı, koridordan geçen adamı gördüğünde yüzünde dondu. Bir ay sonra karısını ilk gördüğü an yanında dikilip onun karısına ağzının suyunu akıtarak bakan bu lavuk, fazlasıyla sinirini bozmuştu. Göz göze geldiklerinde yüzsüz herif gülümsedi.

Evli olduğunu bilmese yine bir nebze sakinleşebilirdi ancak Meltem, kendi ağzıyla evli olduğunu söylemesine rağmen inanmayıp ısrar etmesi... Rüzgar'ı asıl sinirlendiren şey, Meltem'in rahatsız olduğunun bilincinde olmasıydı.

"Merhaba," dedi adının Efe olduğunu öğrendiği adam. Geçip karşısına oturdu. "Askerden gelmişsin, hayırlı olsun."

"Sağ ol," diye cevapladı Rüzgar soğuk bir tonda.

"Bir şey soracağım," dedikten sonra tıpkı Rüzgar gibi öne eğilerek dirseklerini dizlerine yasladı. Lavukla aynı pozisyonda oturmak dahi Rüzgar'ı rahatsız etmişti. Geriye doğru yaslanıp gözlerini Efe'ye dikti.

"Handan yengem çok iyi kadındır ama hiçbir arkadaşının kızını yatılı bir şekilde, birkaç hafta misafir etmez. Meltem tam olarak hangi arkadaşının kızı?"

Rüzgar, gülümsedi. Oldukça sakin bir tonlamayla, "Sana ne lan benim karımdan?" diye sordu.

Yüz ifadesiyle sözleri birbirine öyle tezattı ki Efe geç algıladı. Dudakları aralanırken yüzünde bir telaş ifadesi oluştu. "Tabii ki beni ilgilendirmiyor, ben sadece merak ettiğim için-..."

"Etme," diyerek kesti sözlerini Rüzgar. "Benim karımla ilgili hiçbir şeyi merak etme. Bir daha karıma da o şekilde bakma ve onu rahatsız etme."

Koridordan gelen seslerle Meltem'in hazırlandığını anlayıp oturduğu yerde dikleşti. Bir saniye sonra Meltem, bulundukları odadan içeri girmişti. "Ben hazırım, gidebiliriz."

Rüzgar, göz kırparak onu onayladı ve ayağa kalktı. Meltem'in karşısına dikildiğinde göz göze gelmişlerdi.

Meltem, elini elbisesinin içine sokarak bir şeyi tuttu ve çıkardı. Boynundaki kolyenin ucunda ona aldığı yüzük vardı.

KUTLU OLSUN (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now