Bölüm 2.4

200 49 92
                                    

Bölüm 2-Part 4

Bu yazarın sizden ufak bir dileği var!

Daha fazla kişiye ulaşabilmem için hikayeyi beğeniyorsanız bir oy bırakmayı, aşağıdaki yıldıza dokunmayı unutmayın! Fikirlerinizi de yoruma bırakırsanız çok mutlu olurum :) Tüm yorumlara cevap vereceğim :) Keyifli okumalar :)

Köye yaklaştıkça çadırları incelemeye başlamıştım. Aynı okuldaki tarih kitaplarında gördüğüm gibi kimisi deri kimisi keçe ile kaplanmış, ahşaptan yapılmış bir kafes, bir kapı çerçevesi kubbe gibi çatıları ile peri bacalarını andıran dairesel kocaman çadırlardı. Obanın tamamı bu çadırlardan oluşuyordu. Savaşçıların tamamı Barlas'a benzer şekilde giyinmişti. Bu onların savaşçı kıyafeti olmalıydı. Savaşçıların kimi kılıcını bilerken, kimisi su taşıyor, kimi çadırlardan uzak çitlerle çevrilmiş alanda talim yaparken bir kısmı da onu izliyordu. Her biri bir şeylerle meşgul olsa da obaya girdiğim andan itibaren hepsi meraklı gözlerle beni incelemeye başlamıştı. Ben ise bana bakan meraklı gözlere tebessümlerle karşılık veriyor, kimisinden aynı karşılığı alıyor olsam da, kimisi bana çatık kaşlarıyla bakmaya devam ediyordu. Hepsi ilk kez gördükleri bu yabancı simayı merak ediyor olmalıydılar.

Barlas duraksamadan devam ediyordu. Çitin içerisindeki talimi merakla seyrederken Barlas'ın durduğunu fark edememiş, bodoslama sırtına dalmıştım. Hiç hesaplamadığım bir şekilde geriye savruldum ve güçlü bir kol tarafından yakalandım ve kibarca kaldırıldım. Kolun sahibine doğru döndüğümde hafif uzun sarı saçları gelişi güzel taranmış masmavi gözleri ufak burnunun iki yanına kondurulmuş, savaşçı kıyafetleri iri bedenini saran bir adamla karşılaşmıştım.

-İyi misiniz? derken hafif uzun sarı saçlarını yanına doğru atarak gülümsedi.

-Teşekkür ederim, dedim hafifçe gülümseyerek.

-Bakıyorum da bana ihtiyacın olmadan sosyalleşiyorsun, diyen Barlas'a doğru döndüm. "Doruk, bu Deren. Yirmi iki yıl önce dünyaya kaçırılan bebeklerden biri. Deren, bu da Doruk. En kötü savaşçılarımızdan biridir kendisi."

Son cümlesiyle birlikte Doruk gülerek Barlas'ın omzuna yumruk attı. Hafifçe savrulan Barlas kahkaha attı ve Doruk'a karşılık verdi.

-Bunu alanda çözmeye ne dersin? Hangimiz daha iyi savaşçıyız alanda görmek ister misin?

Doruk'un sorusuna Barlas gülerek cevap verdi:

-Sana bir dövüş borcum olsun, bugün görevim var.

-Aslına bakarsan senin dövüldüğünü görmek eğlenceli olabilirdi, Barlas, dedim sinir bozucu bir şekilde gülerek.

-Benim dövüleceğimi de nereden çıkardın?

Hah! Ukala dümbeleği seni!

-Dövüşmeyi kabul etmedin. Kendine güvenmediğini düşündüm, dedim omuzlarımı kısarak.

-Gerçekten beni bu şekilde gaza getirebileceğini mi düşünüyorsun?

-Öyle bir şey denediğimi de nereden çıkardın? Dürüst bir şekilde fikrimi söyledim sadece.

Merdivendeki sert tepkisinden beri Barlas'a kızgındım. Birkaç yumruk yemesi içimi soğutabilirdi belki.

-Peki, bunu sırf senin için soğusun diye yapacağım, diyerek parmağını burnuma doğru salladı Barlas. "Ama emin ol o yumrukları yiyen ben olmayacağım."

-Kesinlikle sen olacaksın, dedi Doruk gülerek.

Sana güveniyorum Doruk! Hakla onu! Korumayı bilmediğim zihnim bana Barlas'tan pis bir bakış ve Doruk'tan bir tebessüm kazandırmıştı.

UÇMAKजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें