Bölüm 15

70 12 26
                                    

Çok çok minik bir ricam var :)

Eğer hikayeyi beğeniyor ve takip ediyorsanız lütfen oy kullanmayı ve ufak da olsa bir yorum bırakmayı bu yazara çok görmeyin! Oylar ve yorumlar benim için de bir ilham kaynağı oluyor.

Keyifli okumalar :)

  Önümde ilerleyen Çiçek ve Alpay, hararetli bir şekilde tartışıyordu. Çiçek'in dün geceki teklifinden sonra Doruk ile konuşmuştum ve şu an yeryüzüne gitmek için hep birlikte Kayın ağacına doğru ilerliyorduk. Doruk'un benden sorumlu olması şartıyla Umay Ana'dan izin alabilmiştik. Barlas ise ortalıkta yoktu. Nerede olduğunu merak etsem de sorgulamamıştım. Öğrenmek istemiyordum, cehennemin dibine kadar yolu vardı! Ona hala çok kızgındım. Beni öpüp sonra da yüzüstü bırakmasını kabullenemiyordum. Belki de açıklama yapmaya korkmuştu, belki de hala hislerinden korkuyordu. Belki de Barlas sandığım kadar cesur değildi.

-Ne düşünüyorsun?

  Doruk'un sorusuyla düşüncelerimden sıyrıldım.

-Ha? Ha. Önemli değil ya, zihnim yorgun sadece biraz.

-Yeryüzünde birkaç gün sana iyi gelecek. Biliyorsun esas işlerimiz bundan sonra başlıyor. Enerjini toplaman lazım.

-Biliyorum, biliyorum, dedikten sonra iç geçirdim. "Hayatımın bundan sonra hep böyle geçeceğini biliyorum."

-Hep demeyelim de, biraz yoğun bir dönemin olacak diyelim. Aslına bakarsan hayat burada genelde çok tekdüze geçer. Şanslısın, dedi omzuma hafif bir yumruk vurarak.

  Güldüm:

-Ondan çok emin değilim işte, dedim.

-Geri dönme şansı verilse, bu dünyadaki her şeyi geride bırakıp yeryüzündeki yaşamına geri dönme şansı verilse, gider miydin?

  Bu soruyu kendime belki yüzlerce kez sormuştum ve çoğu kez gidebileceğimi düşünmüştüm. Ancak gerçekten böyle bir şansım olsa Uçmag'ı bırakabilir miydim?

  Nefes alarak etrafıma bakındım. Yemyeşil ormanın içinde güneş hafif hafif cildimizi ısıtırken yavaş adımlarla ilerliyorduk. Ormanın her seferinde değişen bu çiçeksi kokusunu, huzur veren havasını ve bu rengarenk görüntü şölenini bırakıp yeryüzüne geri dönebilir miydim gerçekten?

-Sanırım ben cevabımı aldım, dedi Doruk durumdan memnun şekilde gülümseyerek. Sanırım ben de cevabımı almıştım. Buraya alışmıştım, her şeyi arkamda bırakıp gidemezdim. Artık burası da benim evimdi.

  Kayın ağacının önüne geldiğimizde Çiçek ve Alpay tartışmayı bıraktı ve Alpay kapıyı açmak üzere öne çıktı. Çiçek ise bana doğru döndü ve sıcacık bir şekilde gülümseyerek eliyle bana öncelik verdi. Ben de ona karşılık verdim ve yavaşça yürüyerek kapıdan geçtim. Kapıdan geçmemle ılık esen Uçmag ormanının yerini kapalı bir hava ve yağmurdan ıslanmış bir toprak almıştı.

  Arkamdan gelen Doruk'un sırtıma elini koymasıyla ilerlemeye başlamıştım. Bir süre ilerledikten sonra Doruk, Alpay'a döndü:

-Biz buradan gözgeyi kullanarak Deren'in evine geçelim, görevde görüşürüz.

-Anlaştık, görevde görüşürüz. Kendine iyi bak Deren!

-Siz de!

-Görüşürüz, Deren, dedi Çiçek.

-Görüşürüz, Çiçek!

  Onlar ilerledikten sonra ben de Doruk'a döndüm. Doruk bana gülümsedi ve elini uzattı. Elini tuttum ve ona yaklaştım. Diğer eliyle gözgeyi tutarken ben de gözlerimi kapattım.

UÇMAKजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें