Bölüm 7.3

70 29 4
                                    

Bu yazarın sizden ufak bir dileği var :) Bu hikayeyi paylaşabilmek için çok uzun süre bekledim ve çok emek verdim. Hepinizden rica ediyorum hikayeyi beğendiyseniz ufak bir yorumu ve oy kullanmayı unutmayın!

BÖLÜM 7-PART 3

   İkimizde bir sonraki hamlede ne yapacağını bilmez bir şekilde öylece kalmışken karanlıktan gelen bir dal çıtırtısıyla birlikte ikimizde o yöne döndük. Barlas hızla kalktı ve çıtırtının geldiği tarafa doğru ilerledi. Bende kalkmış onun arkasından korkarak bakıyordum. Barlas'ın dokunmasıyla boynundaki kolyeden ormanı aydınlatan bir ışık saçıldı ve bir silüet ortaya çıktı. Gözlerini ışıktan koruduğu için yüzü görünmüyordu.

-Abi! Benim!

Genç bir erkeğin sesine benziyordu. Barlas'a abi diye seslenmişti. Kardeşi miydi yani?

-Demir? Burada ne işin var?

Barlas boynundaki kolyeye tekrar dokundu ve ışık kayboldu. Çocuk açıklığa doğru çıkınca yüzü seçilir olmuştu. Görüntü itibariyle on altı-on yedi yaşında gibi görünüyordu.

-Seni arıyordum. Genelde burada oluyorsun diye geldim. Doruk abi onu yeryüzünde bırakıp buraya geldiğini söyledi. Bir şey olduğunu düşünmüş, o da seni arıyordu. Aslında sizi öyle görünce geri dönecektim ama dala bastım. Özür dilerim, derken gerçekten mahcup bir şekilde büzüldü.

-Sorun yok, dedi Barlas.

Çocuğun gözleri birkaç saniyeliğine bana kilitlenince açıklama yapma ihtiyacı hissettim:

-Şey, ben... Yani biz...

Tek tük kelimeler dışında ağzımdan açıklayıcı bir şey çıkmayınca Barlas konuşmaya başladı:

-Bu Deren. Yeryüzüne kaçırılan bebeklerden biri. Buraya adapte olmak konusunda sorunlar yaşıyor da, biz sadece konuşuyorduk.

Neden böyle bir açıklama yapma ihtiyacı duymuştu ki? Yanlış anlaşılmaktan mı korkuyordu? Belki de Akşin'in kulağına gitmesinden korkuyordu. Onu sevmediğini söylese de belki de ona karşı tamamen boş değildi ve bilmesini istemiyordu. Bu durum beni neden huzursuz etmişti ki? Kafamı hafifçe sallayarak düşüncelerden sıyrılmaya çalıştım.

Demir'in konuşmasıyla ona odaklandım.

-Merhaba, ben Demir. Barlas'ın küçük kardeşiyim, dedi çocuk bana doğru dönerek. "Uçmag'a hoş geldin!"

-Teşekkür ederim Demir, çok memnun oldum.

-Ben de, yardıma falan ihtiyacın olursa beni de bulabilirsin, dedi gülümseyerek. Karanlıkta çok seçemesem de Barlas'a benziyordu. Yaşına rağmen uzun boylu, geniş omuzlu, iri bir vücut yapısına sahipti Demir.

-Teşekkür ederim, çok kibarsın.

Gülümsedi ve Barlas'a döndü:

-O zaman ben Doruk abiye bir sorun olmadığını söylüyorum, mutlaka sizi bulması gerektiğini falan söylemişti bana.

-Doruk eve mi geldi?

-Hayır, sizi ararken yolda karşılaştık, öyle söyleyince ben de burada olabileceğini düşünerek bakayım dedim.

-Tamam Demir, ben kendim söylerim Doruk'a, biz de şimdi obaya inecektik zaten, dedi Barlas. Cümlesini bitirdikten sonra bana döndü, gözlerime bakmamaya çalışarak sordu. "Gidelim mi?"

-Tabi, dedim çok fazla göz göze gelmemeye çalışarak.

Onlarla birlikte yürümeye başladım. Demir bir tarafta ben bir tarafta Barlas'ın yanında yürümeye başlamıştık. Bir süre konuşmadan ilerledikten sonra Barlas ile yanda sarkan ellerimizin birbirine çarpmasıyla ikimiz de refleks olarak birbirimize bakmıştık. Ben yutkunup gözlerimi kaçırırken, Barlas da ne yapacağını bilemez bir şekilde kolunu kaldırıp ensesini kaşırken boğazını temizlemişti. Sonrasında ise tekrar yaşamamak adına Demir'i omuzlarından tutup ikimizin arasına almıştı. Demir kısa süreliğine Barlas'a şaşkın gözlerle baksa da bunu sorgulamamıştı.

UÇMAKWhere stories live. Discover now