Bölüm 8.2

70 24 4
                                    

Bu yazarın sizden ufak bir dileği var :)

Bu hikayeyi paylaşabilmek için çok uzun süre bekledim ve çok emek verdim. Hepinizden rica ediyorum hikayeyi beğendiyseniz ufak bir yorumu ve oy kullanmayı unutmayın!

Not: Bu yazar bölümleri öncesinde çok uzun yazdığı için buraya sizi sıkmamak adına bölerek atıyor. O yüzden part olarak ilerliyoruz. Keyifli okumalar :))

BÖLÜM 8-PART 2

-Hala burada bir şeylere şaşırıyor olman güzel, dedi bir ses. Ben sesli konuşmamıştım ve bu ses Barlas'a ait değildi. Tahtanın diğer tarafında gri saçlarına, tepesi deri uçlarında tüylü bir kumaş bulunan bir başlık kondurulmuş, burnunun ucunda ufak bir gözlüğü, boynunda birbirine arkasını dönmüş iki kurt kafası olan bir kolye taşıyordu. Savaşçıların aksine uzun mavi giysisi dizlerinin biraz altına dek uzanıyordu, ayağında uzun siyah çizmeleri vardı. Şaşkınlıkla ben onu incelerken konuşmaya başladı:

-Barlas'ın kilidine güvenmemekle iyi etmişsin, dedi.

-Nasıl? Siz benim zihnimi nasıl duydunuz ki?

-Barlas çok da başarılı bir iş çıkarmamış çünkü. Zihnini kilitlemiş, belki birçok savaşçıdan da koruyabilmiş ama benim için aşılamayacak bir duvar değildi, derken burnunu kırıştırdı. "Söylersin ona bir dahakine daha iyi işler başararak karşıma gelsin, onu çok daha iyi eğittim."

-Bilgem nasılsınız?

Doruk gülümseyerek araya girdi.

-Göründüğüm gibi, dedi yüz ifadesi değişmeden.

Amma da suratsız adamdı.

-En neşeli halim bu, dedi yine yüz ifadesi değişmeden. Kollarını arkasına bağlamış şekilde beni inceliyordu. Bu beni rahatsız edince Doruk'a dönüp ne olduğunu sormak istercesine bakış attım. "Rahatsız olmana gerek yok aslında sana değil zihnine bakıyorum."

-Zihnime mi? Nasıl yani her şeye mi?

-Zihnindeki bilgilere, anılara falan bakmıyorum, sana yardım edebilmek için zihninin yapısını inceliyorum. Parmak izi gibi her insanın zihin yapısı farklıdır, o nedenle Bilgedmek dersi hiçbir zaman sınıf dersi olmamıştır. Bu kadar az sıra ve masa olmasının bir sebebi var. Öğrencilerin hepsini özel olarak yetiştiririm. O yüzden zihninin yapısına hakim olmam gerekiyor.

Masasına doğru ilerledi ve bir kitabı açtı. Konuşmaya devam etti:

-Ders programıma göre sana ancak akşam saatleri vakit ayırmam mümkün olabilir.

-En hızlı şekilde nasıl halledebilirim?

İlk kez ağzının ucuyla tebessüm ettiğinde kaşlarımı çatarak söylediğimde bir anormallik aradım. Gayet normal bir soruydu.

-Bilgedmek öyle bir ders değil, kızım. Bilgedmek dersinden büyük bir baş ağrısıyla ayrılacaksın, bu ağrı azalarak kaybolacak ancak sonrasında kendini aşırı yorgun ve uykulu hissedeceksin, bu da yaklaşık iki gününü alacak. O yüzden üç günde bir ders yapacağız. Zaten tüm vaktini bu derse ayırman mümkün olmayacaktır, diğer dersleri de alman ve maalesef kütüphanede bolca vakit geçirmen gerekecek.

Başımla onayladım.

-Bugün ilk dersi yapmak ister misin?

-Evet, yani lütfen, dedim son anda toparlayarak.

Bilge Arat, Doruk'a döndü:

-Mergen aşkına Doruk, bizi yalnız bırak hadi!

Doruk'un gözleri şaşkınlıkla açıldı ve göz ucuyla bana bakarak hafif bir gülümsedi. Sonra çadırın kapısına yöneldi, sonra geri döndü ve gözlerime bakmadan:

UÇMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin