Bölüm 23.1

64 8 14
                                    

  Herkese merhaba! Her ne kadar bölüm ilerledikçe okunma düzeyi düşse de benim şu aralar bulunmaktan en huzur bulduğum dünya Uçmak. O nedenle tekrar başına oturdum ve yazmaya başladım. Okunsa da okunmasa da Uçmag benim terapim, huzur bulduğum, bambaşka biri olduğum dünyam. O nedenle içim sıkıldıkça, bunaldıkça, hayatım zora girdikçe yazmaya devam edeceğim.

Okursanız ve yorum yazarsanız ne mutlu bana okumazsanız, beğenmezseniz canınız sağ olsun :)

Okuyan herkese keyifli okumalar :)

BÖLÜM 23-PART 1

  Akşin, Doruk ile bulduğumuz kulübede geniş koltuğun köşesine oturmuş, dirseklerini dizlerine yaslamış şaşkın yüz ifadesiyle Doruk'un anlattıklarını dinliyordu. Bense Akşin'in bu duruma dahil olmasından son derece huzursuz olduğum için ayakta kalmayı tercih ettim. Sırtımı şömineye yasladım ve kollarımı göğsümde bağladım. Akşin'in çatılmış kaşlarıyla ara ara attığı sert bakışlara gözlerimi devirdim ve yaslandığım yerden kalkıp mutfağa doğru ilerledim. Gözden uzak olsam daha iyi olacak gibiydi. Mutfak masasındaki iskemlelerden birini çektim ve masaya oturdum. Masada duran yeşil kaplı defteri önüme çektim ve belki de onlarca kez gördüğüm cildini incelemeye başladım. Aslında tamamen Akşin'den ve attığı bakışlardan uzak durmaya çabalıyordum.

  Akşin'in benden haz etmediğinin farkındaydım ancak şu an dolaylı olarak benden kaynaklı olan bu durumda zerre günahım yoktu. Her şey benim kontrolüm dışında gelişmişti. Kaldı ki Barlas şu dünyada tehlikeye atmak isteyeceğim son kişiydi. Kaldı ki Barlas'ın yaşadıkları ciğerimi bir kor gibi yakıyordu. Kendimi riske atarak Barlas'ın zihnine girmeyi denemem bunun için büyük bir kanıttı aslında. Kendimi Barlas için başka tehlikelere de atmaya hazırdım. 

-Siz kendi başınıza iş çevirmek yerine birilerinden yardım isteseydiniz belki de Barlas bu noktada olmazdı, dedi Akşin sinirli bir şekilde.

-Durumla bizim çevirdiğimiz işlerin hiçbir alakası yok, bunu biliyorsun Akşin, diye karşılık verdi Doruk. Bense hala hiçbirini duymuyormuş gibi kitabın cildine bakıyordum.

-Evet, durumun tamamen Deren ile ilgisi var!

  Akşin'in doğrudan bana saldıran cümlesiyle birlikte kafamı kitaptan kaldırdım ve ona bakmaya başladım. Duruma istemesem de dahil olmuştum artık. Gözden uzak durmam konudan uzaklaşmamı sağlamamıştı. Akşin kendisini benden güçlü ve nitelikli görse de, -iyi ya da kötü- ben bir Tanrı kızıydım. İstediğimde bir savaşçının niteliklerinin çok üstüne çıkabildiğimi hep birlikte görmüştük. Bana saldırmaya cesaret edemeyeceğinden emindim. Ondan korkmuyordum. Ancak şu an Akşin'in yardımına muhtaçtım. Barlas'ın kurtulması için Akşin'e mecburdum. İçin için burada kendimi savunup Akşin'e avazım çıktığı kadar bağırmak istesem de sakin durmak zorunda olduğumun farkındaydım.

-Akşin, şu an nedenlerin hiçbir önemi yok, derken sesimi bu kadar iyi kontrol edebilmiş olmama kendim de şaşırmıştım. Sakin ve dingindim. "Sebep her ne olursa olsun Barlas orada tehlikede. Ve biz vakit kaybediyoruz."

  Kasılan çenesinden sinirini kontrol edebilmek için büyük çaba sarf ettiğini görebiliyordum. Bana kızgındı. Ona haksızlık edemezdim. Sevdiği adam benim yüzümden yeraltında bir hücrede hapisti. Ancak sorun şu ki o benim de sevdiğim adamdı. Bu durum Akşin'in on katı benim göğsümü dağlıyordu.

  Akşin karşısındaki şömineye bakışlarını kilitledi ve konuşmaya başladı:

-En son ne zaman konuştunuz?

  Sesi az öncekine oranla suçlayıcı ve agresif değildi. Üzgün ve çaresiz çıkıyordu. İkimizin de olaya aynı yerden bakması hoşuma gitmese de şu an aynı taraftaydık. İkimiz de Barlas'ı bir an önce kurtarmak istiyorduk.

UÇMAKOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz