Bölüm 3.1

179 45 60
                                    

Bölüm 3-Part 1

Bu yazarın sizden ufak bir dileği var!

Daha fazla kişiye ulaşabilmem için hikayeyi beğeniyorsanız bir oy bırakmayı, aşağıdaki yıldıza dokunmayı unutmayın! Fikirlerinizi de yoruma bırakırsanız çok mutlu olurum :) Tüm yorumlara cevap vereceğim :) Keyifli okumalar :)

Hastane koridorunda ilerlerken bir yandan da Barlas'a uydurduğumuz hikayeyi unutmaması için sıkı sıkı tembih vuruyordum:

-Sakın anlattıklarımı unutup yanlış bir şey söyleyeyim deme! Doğa hemen anlayacaktır, Doğa benim her şeyimi bilir.

Barlas, Umay Ana'dan benim yanımdan ayrılmaması üzerine emir almıştı. O yüzden benimle dünyaya gelmesi ve sürekli yanımda durması gerekiyordu. Tabii her şeyimi bilen Doğa'ya onu kim olarak tanıtacağımı bilmiyordum. İşte o noktada Uçmag'ın büyüsü imdadımıza koştu. Barlas şu an kuzenim Cenk gibi görünüyordu.

-Daha kaç kez "tamam" demem gerekiyor? Tamam, hikayeyi ezberledim ve buna uyacağım. Sen yalnızca en kısa sürede işini halletmeye bak yoksa obadaki şenlik hayal olacak.

Obadaki şenlik... Ben onu tamamen unutmuştum. Şenliği görmek istediğimden emin değildim. Yeryüzüne gelmişken bir yanım burada kalıp hayatıma olduğu yerden devam etmek isterken, bir yanım Uçmag'a dönüp kafamdaki soru işaretlerine cevap bulabilmek istiyordu. İkilemde kalmıştım.

Koridorda duraksamamla birlikte Barlas da durmuş, geri dönerek bana bakmıştı:

-Bir sorun mu var?

Barlas zihnimi okuyamıyor olsa da yüzümden bir sorun olduğunu anlamıştı.

-Aslında... Geri dönmek istediğimden emin değilim. Yani burada kalamaz mıyım? Ya da en azından burada kalıp bir süre düşünemez miyim?

-Yaşadıklarını düşününce sana bu hakkı vermeyi gerçekten çok isterdim ancak şu an yeryüzüne geldiğimizden Uçmag'daki kimsenin haberi olmadığını düşünürsek, senin için sizin tabirinizle illegal bir eylemde bulundum. Seni her ne şekilde olursa olsun geri götürmek zorundayım. Gerekirse zorla. Uçmag seni tekrar kaybederse, Umay Ana'ya hesap veremem. Ancak seni çok iyi anladığım için sana şöyle bir söz verebilirim.

Duraksadı. Merakla bakarak sordum:

-Ne sözü?

-Ne zaman yeryüzüne gelmek istersen seni getireceğime ve yeryüzünde görevim oldukça seni de yanıma alacağıma söz verebilirim. Ancak seni burada bırakamam, dedi başını iki yana sallayarak. "Özür dilerim."

Gerçekten üzülmüş gibi görünüyordu. Barlas gibi birinden kaçamayacağımın ya da kurtulamayacağımın farkındaydım. Zaten bir tarafım da Uçmag'a dönmemi ve sorularımın hepsine cevap bulmamı söylüyordu. Anlaşılan o ki geri dönüşten kaçma şansım yoktu. En azından şenliğe yetişebilirdim.

-Yetişebilecek miyiz peki? Şenliğe.

-Eğer tam yirmi dakikayı aşmazsan yetişebiliriz, dediğinde odanın kapısına gelmiştik. Kapıyı hafifçe tıkladım ve açtım. Odaya girerken ilk annesi bizi karşıladı:

-Kızım, nerelerdesin sen? Çok endişelendik, derken gelip bana sıkıca sarıldı.

-Yeliz teyzeciğim, ben Doğa'yı getirirken o kadar gerildim ki koridorda bayılmışım, bir serum takmışlar bana, diye ayaküstü bir yalan söyledim. "Anca kendime geldim. Merhaba herkese."

-Deren! Kıyamam, sen stres yaptın di mi? Gel sarılayım sana! Teşekkür ederim canım benim!

Doğa ile bana sıkıca sarıldık. Geri çekildim ve yatağın ucuna oturdum.

UÇMAKМесто, где живут истории. Откройте их для себя