Bölüm 6.2

84 29 15
                                    

Lütfen fikirlerinizi yorumlarda belirtin, çok merak ediyorumm :)

Ama okuyanlardan rica ediyorum oy kullanmayı ve yorum yapmayı unutmayın! Oylar ve yorumlar benim için okunduğunu anlatan ve devam etme hevesi veren tek yol :)

BÖLÜM 6-PART 2

Araba iyice yaklaşmıştı. Bezden uzun kollu elbisesinin sakladığı kolunu hafifçe kaldırmış, araçtan gelen ışığı engellemek üzere pençe gibi uzun tırnaklı çirkin elini gözlerine siper etmişti ve sonra arabaya doğru elini salladı.

"Sorun ne?"

Bu kez Barlas zihnime girmişti.

"O bir iblis mi? Çok çok garip görünüyor."

"Gözlerini kapa ve gördüğünü hemen zihninde canlandır."

Dediğini yaptım ve gördüğüm şeyi tekrar zihnimde canlandırdım. Gözlerimi açtığımda Barlas'ın gözlerinin kocaman açıldığını ve çenesinin kasıldığını görebiliyordum.

"Ne oluyor?"

Barlas bana cevap vermedi. Etrafındakilere döndü ve eliyle işaret yaptı ve savaşçıların üçü hızla arabaya el eden çirkin varlığa doğru koşmaya başladı. Ben ise şaşkınlıkla onlara bakıyordum. Diğer savaşçılar da tetikte bekliyor gibiydi. Barlas'ın işaretiyle hazır bir şekilde beklemeye başlamışlardı. Ben ise korkuyla nefesimi tutmuştum. Barlas'ın bu kadar şaşırmasına neden olan neydi ki?

Barlas yola atladığı gibi boynundaki kolyeyi arabaya doğru tutmuş ve araba kolyenin içine çekilir gibi kaybolmuştu. Savaşçıları tanıyan Azmıç pençe gibi ellerini kaldırıp uzun tırnakları ile Barlas'a saldırmıştı. Barlas'ın savunmasıyla birlikte tüm savaşçılar ortaya atılmıştı. Savaşçıların hepsi Azmıç'ı ve Barlas'ı bir çemberin içine almıştı. Ben de karanlık ormanda kalmaktansa onların yanına olmak için yola doğru ilerledim. Tam o sırada Azmıç bana doğru döndü ve çirkin gözleriyle beni inceledi. Bunu fark eden Doruk hemen önüme geçti ve bana döndü:

-Burada olmamalısın, uzak dur!

Başımla onayladım ve onlardan uzaklaştım. Geri doğru giderken sırtım birine çarpmıştı. Arkama dönmemle birlikte siyah saçlarının bir kısmını tepesinde toplamış, perçemleri çıkık elmacık kemiklerinin üstüne dek inen minik burnu ve dolgun dudakları ile güzel bir kadınla karşılaşmıştım. Kadının belirgin köprücük kemiklerini açıkta bırakan askılı kırmızı elbisesi dolgun göğüslerini yarı kapatmış, kalçalarından saçaklarla yere dek uzanıyordu. Kadın dolgun dudaklarını araladı ve siyah gözlerini hafifçe kısarak beni baştan aşağı inceledi ve konuşmaya başladı:

-Sen de kimsin?

Ben ise şaşkınlıkla ona bakmaya devam etmiştim.

-Kiştey!

Barlas'ın sesiyle birlikte kadının bakışları ona kayarken ben de korkuyla sese doğru dönmüş ve hızla Barlas'a doğru yaklaşmıştım.

-Barlas, derken kadının yüzüne şuh bir tebessüm yerleşmişti. "Görüşmeyeli uzun zaman oldu."

-Seni burada görmeyi beklemiyorduk, dedi Barlas ciddiyetini bozmadan. "Çok isabet oldu. Yeraltının çöplüklerini toplamaya mı geldin yoksa?"

Kadın bu cümleden rahatsız olmuş gibi önce yüzünü buruşturdu sonra tekrar şuh gülümsemesini yüzüne yerleştirdi.

-Zaman zaman dünyaya çıkıp avlanmak hoşuma gidiyor, iyi bilirsin, derken imalı imalı gülümsemişti. "Neyden bahsettiğin hakkında hiçbir fikrim yok."

UÇMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin