Bölüm 6.1

100 30 25
                                    

Lütfen beğendiyseniz oy kullanmayı ve yorum yapmayı unutmayın!

Keyifli okumalar : )

  Altı savaşçının hummalı hazırlığını izliyordum. Her biri üzerinde bulunan kıyafetlerin farklı ceplerine farklı aletler sıkıştırıyordu. Doruk'un anlattığına göre dünyaya göreve gönderilen dört savaşçıdan dünyada kayıp ruhlar olduğuna dair bir mesaj gelmişti. Yani ben bu kadarını anlayabilmiştim. Azmış gibi bir şey söylemişlerdi.

-Bu Azmış şey..

-Azmıç, diye sözümü keserek beni düzeltti Akşin. Gözlerimi devirdim.

-Bu Azmışş normalde dünyada olmaması gerekiyor, değil mi?

Akşin'e inat olsun diye "ş" harfini üzerine basarak söylemiştim. Akşin bana bakarak sinirle nefes verdi ve işine döndü.

-Azmıç genellikle tenha yollarda seyahat eden insanlara musallat olur, onları öldürür ve ruhlarını Yeraltına götürür. Azmıç'ın gerçek halini gören yok, herkese farklı şekilde görünür. Her seferinde farklı göründüğü için en zor yakalanan iblislerden bir tanesi. İnsanlara bu şekilde yaklaşıyor ve onların ruhlarını yeraltı dünyasına çekiyor. Çok sık yeryüzüne çıkmaz, çıktığında ise bizim ona karşı koymamız gerekiyor, diye sabırla anlattı Doruk. Ben de gözlerinin içine bakarak onu dinledim.

-Ben de gelebilir miyim?

Sorumla birlikte beşi de şaşkınlıkla dönüp bana bakmıştı. Barlas ise işine devam ederken net bir şekilde "Hayır" demişti.

-Nedenmiş o? Aranızda tek dünyalı benim.

-Bu çok tehlikeli, dedi Doruk.

-Yirmi üç sene o dünyada yaşadım, hala tek parça olduğuma göre demek ki kendimi korumayı biliyorum, dedim iki elimle vücudumu işaret ederek.

-Bu senin sandığın kadar basit bir şey değil, insanları korumaya çalışırken seninle uğraşamayız bir de, dedi Akşin yine ters ters.

-Siz ister kabul edin ister etmeyin, sizinle ya da değil ben de dünyaya gidiyorum, dedim ve çadırdan hızla çıktım. Sinirimi kontrol etmek için derin nefesler almaya başladım. Birkaç dakika sonra çadırdan birinin daha çıktığını ve ayak seslerinin bana yaklaştığını duydum. Barlas tekrar gidemeyeceğimi söylemeye gelmişti muhtemelen.

-Barlas'a emanet olduğun için bu konuda karar onun ama bir şartla onu ikna etmiş olabilirim, diyen ses Doruk'a aitti.

Hevesle ona döndüm.

-Gerçekten mi? Teşekkür ederim, diye yüzümde kocaman bir gülümsemeyle ona doğru döndüm.

-Hiç sorun değil.

-Neymiş peki şartı?

İki parmağının arasında üzerinde büyük mavi bir taş olan altın rengi bir yüzüğü gösterdi.

-Bu yüzüğü takacaksın ve mümkün olduğunca benim yanımdan ayrılmayacaksın, derken avucunu bana doğru uzattı. Avucunu görmezden geldim ve konuşmaya devam ettim.

-Bu yüzük de ne?

-Büyülü yüzük, sana bazı özellikler kazandıracak.

-Bazı?

-Aksi giden bir durumda görünmez olmanı sağlayacak, kaçman gereken bir durumda ise daha hızlı olmanı sağlayacak. Seni korumak için, dedi ve tekrar avucunu uzattı.

Bu kez elimi avucuna koydum ve yüzüğü parmağıma taktı.

-Şimdi mümkün olduğunca yanımdan ayrılma.

UÇMAKWhere stories live. Discover now