Bölüm 22.2

50 8 12
                                    

Herkese merhaba! Her ne kadar bölüm ilerledikçe okunma düzeyi düşse de ve bölümleri yazmak gitgide beni zorluyor olsa da yine elimden geleni yaptım ve yeni bölümle geldim. Artık hedefim okunma alabilmekten ziyade başına oturup yazmak ve bitirmek oldu.

Bu bölümü biraz uzun yazdığım için iki parta böldüm. İkinci partı bekletmeden yayınlayacağım diye söz vermiş olsam da yoğunluk sebebiyle ancak yayınlıyorum. Ama sizden en önemli ve en büyük ricam bölümlerin sonunda fikirlerinizi yoruma bırakmanız. Bu benim için çok değerli. Kitabı takip ediyor ve beğeniyorsanız gitmeden bir oy bırakmayı da lütfen unutmayın! :))

Keyifli okumalar herkese!

BÖLÜM 22-PART 2

-Seni buna dahil etmek istemiyorum ama, dedi ve duraksadı Barlas. "Buradan kurtulmak için yardımınıza ihtiyacım var."

Barlas'ın bu cümlesiyle içime su serpilmişti. Buraya gelirken en korktuğum şey Barlas'ın kurtarılmaya direnmesi ve buna müsaade etmemesiydi. O zaman yapacak hiçbir şeyimiz kalmazdı ve sadece onun buradan kurtulmasını beklemek zorunda kalırdık.

Huzurla iç geçirdim ve konuşmaya başladım:

-Sadece ne yapmamız gerektiğini anlat. Buradan nasıl kurtulabilirsin? Buraya nasıl gelebiliriz?

-Deren, diyerek beni durdurdu. "Buradan tek başıma çıkabilirim, bu hücreden, bu saraydan ve Bakır Dağ'dan. Ancak geçemeyeceğim tek yer var."

-Buradan tek başına çıkabileceksen neden bu hücrede günlerdir bekliyorsun?

Barlas bir süre sessiz kaldı. Uçmag'da olmadığı günleri hesaplarsak Barlas en az üç gündür buradaydı. Bir an içim sızladı. Barlas üç gündür cehennemdeydi ve bizim hiçbir şeyden haberimiz yoktu. Tesadüfen zihnimdeki kilidin olmadığını fark etmeseydik belki daha günlerce kalacaktık.

-Yeraltında güçlerim zayıflıyor. Uçmag'da olduğum kadar güçlü değilim. Oradaki kadar hızlı da iyileşmiyorum. Gücüme güvenemiyorum. Bakır Dağ'ın çıkışına dek gelebilirim ancak çıkışta Tepegöz ile savaşabileceğimden emin değilim. Orada desteğe ihtiyacım olacak.

-Ta-tamam! Bizim oraya gelmemiz gerekiyor değil mi?

-Evet, ancak... Sen gelmeyeceksin. Doruk ve Akşin gelecek.

Ne demek ben gelmeyecektim? Akşin de nereden çıkmıştı şimdi?

-Ne demek sen gelmeyeceksin?

-Deren, buraya gelmen çok tehlikeli! Beni neden burada tuttuklarını gördün! Tamag seni istiyor! Seni direkt elimizle onlara teslim mi edelim? Sen gelmiyorsun!

Barlas yine benim hakkımda kararı bana fikrimi dahi sormadan vermişti işte! O an içimde kabaran sinire engel olamadım ve bağırdım:

-Ona ben karar veririm! Bıktım bu emirlerinden, sınırlarından, kısıtlamalarından! Sen benim adıma karar veremezsin! Bana ufak bir çocuk gibi davranmandan! Beni ciddiye almamandan çok sıkıldım! Daha fazla benimle oyun oynayamazsın! Daha fazla buna müsaade etmeyeceğim!

-Deren, derken Barlas'ın sesi yumuşamıştı. "Ben seninle oyun falan..."

-Duymak istemiyorum! O konu benim için açılmamak üzere kapandı!

-Açıklama yapmama izin ver, lütfen, dedi. Barlas'ın sesi ilk kez bu denli zayıf ve yalvarır gibi çıkıyordu. Bu istemsizce göğsümde bir yük belirmesine yol açsa da bu konuyu açtırmamaya kararlıydım.

-Hayır, şu an sırası değil, vaktimiz kısıtlı. Bana seni nasıl kurtaracağımızı anlat!

Barlas iç geçirdi.

UÇMAKWhere stories live. Discover now