Bölüm 26

34 9 7
                                    

Herkese merhaba! Her ne kadar bölüm ilerledikçe okunma düzeyi düşse de benim şu aralar bulunmaktan en huzur bulduğum dünya Uçmak. O nedenle tekrar başına oturdum ve yazmaya başladım.

Hedefim hikayeyi bitirebilmek. 

Yorumları dikkate alıyorum ve hoşuma giderse hikayeyi ona göre düzenliyorum. Şayet bir beklentiniz varsa yorumlara yazabilirsiniz.

Bölümler artık daha hızlı gelecek, çünkü hikayeyi yakın zamanda bitirmeyi planlıyorum, devamını ikinci kitapta getireceğim. Çünkü bu kitap zaten 400 sayfayı dahi geçti. Aslında o kadar fazla yazacak şey var ki kafamda bu kitaba sığmayacağını fark ettim. Devamı bayağı uzun gelebilir :))

Okursanız ve yorum yazarsanız ne mutlu bana okumazsanız, beğenmezseniz canınız sağ olsun :)

Okuyan herkese keyifli okumalar :)

BÖLÜM 26

Çiçek'i bulup ormana dönmemiz yaklaşık on dakikayı bulmuş olsa da Bilge'ye yakalanma ihtimalimiz beni deli gibi korkutuyordu. Bilge'nin bizi bulmasından korktuğumuz için kulübeye dönmemiştik.

Geriye sadece yirmi dakikamız kalmıştı. Şayet yirmi dakika içerisinde Uçmag'ı terk etmezsek Bilge İdgü bütün Uçmag'ı alarma geçirip bizi yakalayabilirdi. Bizi yakalarsa her şey biterdi. Her şey...

-Çiçek, haritayı hiç hatırlıyor olma ihtimalin var mı?

Çiçek şaşkın bir şekilde yüzüme baktı.

-Tabii ki de hayır. Çok küçüktüm, tek hatırladığım Tamag'ın haritası olduğu.

-Ama anılarında duruyordur, değil mi? Haritayı detaylı gördün sonuçta, dedi Akşin biraz telaşlı biraz umutlu bir sesle.

-Bilmiyorum, olabilir, derken Çiçek daha da gerilmişti. "Neler olduğunu bana da anlatır mısınız artık? Haritayı alacağız zaten, neden hatırlamam gerekiyor?"

-Çünkü haritayı alamayacağız, dedi Doruk kolları göğsünde bağlı bir şekilde bir ağaca yaslanmıştı.

-Ne demek alamayacağız? Neden ki?

-Haritanın bir büyüyle korunduğunu biliyor muydun?

Çiçek yine az önceki şaşkın ifadesiyle baktı bana.

-Ne büyüsü?

-Koruma büyüsü, derken Çiçek'in yüzünde ufacık bir mimik yakalayabilmek umuduyla gözlerimi kırpmadan yüzüne bakıyordum.

-Hayır, dedi Çiçek. "Olsaydı ben koruma büyüsünü bozamazdım ki."

Çiçek'in dediklerine göre Bilge İdgü bize yalan söylüyordu. Belki de koruma büyüsü olup olmadığını gerçekten bilmiyordu sadece bir varsayımdan bahsetmişti.

Belki de bizi oyalamaya çalışıyordu. Bizi Tanrı ve Tanrıçalara ihbar edip gitmemize engel olacaktı. Beni açıklayacaktı. Belki de beni tek başıma Tamag'a teslim edeceklerdi. Bu düşünceyle tüm vücudum ürperdi. Henüz kim olduğumu öğrenmeye hazır değildim. Yeraltına aitsem oraya gitmek istemiyordum. Tekrar yeryüzüne kaçmalıydım. Barlas olmadan başaramazdım.

-Bilge bize yalan mı söyledi sizce?

Doruk'un cümlesine hiçbirimizin cevabı yoktu. Çiçek'in söylediklerine göre bu güçlü bir varsayım gibiydi. Bilge bize yalan söylemiş olabilirdi. Buradaki herkesin bir melek olmadığını artık çok net bir şekilde biliyorduk.

-Varsayalım ki yalan söylemedi, harita gerçekten büyü ile korunuyor. Ama hala Bilge'nin bizim tarafımızda olup olmadığını bilmiyoruz, dedi Akşin.

UÇMAKWhere stories live. Discover now